Bahçelere, tarlalara ektiğimiz, karnımızı doyuran, ilacımız, giyeceğimiz, parfümümüz, mobilyamız, kısacası neredeyse tüm dünyamız olan bitkileri ve onların tohumlarını dert eden bir kitap bu. Bugünlere nasıl geldiler, kimlerin ellerinde dünyanın dört bucağına yayıldılar, yediğim domatesle büyük nenemin yediği domates aynı mıydı? Yoksa o domates yemiyor muydu?Sofralar ve dünyamız –sadece fiziksel dünyamız değil, iç dünyamız da– tohumlar sayesinde değişti ve zenginleşti. Bitek, gümrah, hayal gücü ve merakla dolu bir bahçenin bize sunacaklarının sınırı yoktur ne de olsa. Sadece bize mi, hayvanlara, gökyüzüne, bitkiler yaşamını tamamladığında döndükleri toprağa da. Ancak adına kutsal demekten hiçbir beis duymayacağım bu döngü; topraklar bekçilerini, yani ekicilerini kaybettikçe zarar görmeye başladı. Çok uzun bir zamandır karnını doyurmak giderek en az tohumlar ve ekicilerle ilgiliymiş gibi görünüyor.Halbuki hâlâ tohumlar sayesinde karnımızı doyuruyoruz. Yine onlardan yapılmış bu sayfalar, hem tohumlara hem de onları bugüne taşıyan ekicilere duyduğum sevgi ve saygıyı ifade etmemin aracıları oldular. Umarım anlamaya ve anlatmaya çalıştığım tohumların bu topraklardaki hikâyesi her okuyucuda çiçek açar.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.