Dünya edebiyatının en önemli yazarlarından birisi, Rus edebiyatı denilince ilk akla gelen yazarlardan Lev Nikolayeviç Tolstoy. Tolstoy sözleri ve ölümsüz eserleri ile hala günümüz edebiyatına yön vermeye ve okurların kalplerine dokunmaya devam ediyor. Hem Türkiye’de hem dünyada hemen hemen herkes tarafından hayranlıkla okunan Tolstoy en meşhur kitapları ile hala en çok okunan yazarlar arasında kendisine yer buluyor. Sadece bir edebiyatçı değil aynı zamanda önemli bir düşünce adamı olan Tolstoy eserlerinde ortaya koyduğu görüşleri ile felsefe ve psikoloji gibi alanlara da ilham olmaya ve insan varoluşunu açıklamaya devam ediyor. Tolstoy hayatı ile de okurların ilgisini çekiyor. Dünya klasikleri alanındaki en önemli eserlere geniş koleksiyonunda yer veren Köln Kütüphane, her okurun kütüphanede bulunması gereken Tolstoy eserlerini de okuyucuyla buluşturuyor. İşte en çok okunan Tolstoy eserleri ve Tolstoy’un hayatı ile ilgili merak edilenler...
Tolstoy'un Hayatı
En meşhur ve en çok okunan dünya klasiklerinin yazarı Tolstoy hayatına, 9 Eylül 1828 tarihinde o dönemki Rusya Çarlığı’nın Tula Oblast eyaletinde bulunan Yasnaya Polyana şehrinde başlıyor. Yazar çok küçük yaşta annesini ve ardından babasını kaybediyor, akrabaları ve aile dostları tarafından büyütülüyor. Sıcak ve mutlu bir aileye duyduğu özlemi tüm yaşamı boyunca hisseden Tolstoy eserlerinde küçük yaşlarından itibaren taşıdığı bu duyarlılığı yansıtıyor. Fransızca öğrendikten sonra ünlü Fransız düşünürlerin yapıtlarını okumaya başlayan yazar, Aydınlanmacılık düşüncesine karşın duyguları temel alan ve merhamet üzerine yoğunlaşmış bir toplum düşüncesini destekliyor. Orduda hizmet verdiği yıllarda Kafkasya’da görev yapan ve halkın bölgedeki yoksul yaşamından çok etkilenen Tolstoy, Kırım Savaşı’ndan bir süre sonra askerlikten ayrılıyor ve tam bu süreçte Petersburg’a yazmaya ve edebiyatla uğraşmaya başlıyor.
Tolstoy hayatını sürekli olarak tekrar eden zihinsel bunalımlarla geçiriyor. 34 yaşındayken evlenen Tolstoy en meşhur kitaplarını eşinin desteğiyle kaleme alıyor. Savaş ve Barış isimli en ünlü eserini kaleme aldıktan sonra tekrar moral bir çöküntü yaşayan Tolstoy, Rus halkının yoksulluğuna çok üzülüyor ve tüm varlığını köylülerle paylaşıyor. Bu düşünceleri sebebiyle ailesi ile de arası bozulan Tolstoy, 82 yaşında evini terk edip hastalandıktan sonra Astapovo’da bir tren istasyonunda zatürre sebebiyle hayatını kaybediyor. Ünlü yazarın cenazesine binlerce köylü katılıyor.
Edebi Kişiliği ve Eserleri
Tolstoy edebiyatı ve kaleme aldığı tüm eserleri ile Rus toplumunun yaşantısını apaçık bir şekilde gözler önüne seriyor. Tolstoy eserleri, yazıldığı dönemde Rus toplumunun da çok ilgisini çekiyor ve Rusların ilerleyen yıllarda yaşayacağı hem tarihsel hem toplumsal dönüşümlerin dayanaklarını da tartışmaya açıyor. Görüşlerini ve düşüncelerini alçakgönüllü ve sanatsal bir çerçeveden dile getiren Tolstoy, bazen de eserlerinde ahlakçı ve didaktik bir üslup kullanıyor. Yalnızca Rus edebiyatında değil dünya edebiyatında da çok özel bir yere sahip olan yazar, yaşamı boyunca hayatı anlamlandırmaya ve eserlerinde de bunu tam olarak yansıtmaya çalışıyor. Tolstoy, bu yönüyle en büyük Rus yazarlar arasında gösteriliyor ve Tolstoy eserleri edebiyat tarihinde önemli bir yerde duruyor.
Anna Karenina
En ünlü Tolstoy eserlerinden bir tanesi olan ve pek çok kez beyazperdeye uyarlanan Anna Karenina, ilk defa 1875 ve 1877 yılları arasında bir dergide tefrika ediliyor. Tolstoy en meşhur kitaplarından Anna Karenina’da genel olarak evlilik, aşk ve ölüm gibi temaları derin bir gözlem gücüyle ele alıyor ve bu eserinde de edebi yeteneğini gözler önüne seriyor. İlk kez 1878 yılında basılan Anna Karenina, pek çok yazar ve eleştirmen tarafından gelmiş geçmiş en iyi romanlar arasında gösteriliyor. Ölümsüz eser, 1870'li yılların Rusya'sında geçiyor ve toplumun üst tabakalarına mensup kişiler arasındaki birbirinden ayrı iki aşk hikayesini anlatıyor. Roman aynı zamanda dürüst bir aşk ve evlilik ile yasak bir ilişkiyi de insanlara hissettirdikleri üzerinden karşılaştırıyor. Anna Karenina aynı zamanda o dönemde kadınların içerisinde bulunduğu sosyal şartları da eleştiriyor.
Savaş ve Barış
Tolstoy’un en önemli eserlerinden olarak kabul edilen Savaş ve Barış, ilk kez 1869 yılında yayımlanıyor. Yalnızca Tolstoy’un değil dünya edebiyatının da en büyük eserleri arasında kabul edilen Savaş ve Barış, Anna Karenina ile birlikte yazarın edebi yeteneğinin zirvesi olarak görülüyor. Savaş ve Barış kitabı, Fransa’nın Rusya’yı istila ettiği dönemde yaşanmış olayları ve aynı zamanda Napoleon döneminin Rusya'daki Çar toplumuna olan etkisi ile bu etkinin sebep olduğu durumları beş asil aile üzerinden örneklerle ele alıyor. Tolstoy Savaş ve Barış’ı kendi sözleriyle “Bir roman değil, bir manzume, daha çok ise, tarihi günlükler" olarak ifade ediyor.
Hacı Murat
Lev Nikolayeviç Tolstoy'un olgunluk dönemi eserleri arasında yer alan ve 1896 ile 1904 yılları arasında kaleme aldığı Hacı Murat, ölümünden tam 7 yıl sonra 1917 yılında basılıyor. Ünlü yazarın Kırım Savaşı’ndaki izlenimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı bu eşsiz roman, Şeyh Şamil’in en gözde komutanlarından birisi olan Hacı Murat’ı ele alıyor. Romanda bir askeri planı gerçekleştirmek amacıyla Ruslara teslim olan ve onlarla anlaşmış gibi yaparak Şeyh Şamil'e karşı hareket yürüten Hacı Murat’ın yanı sıra Şeyh Şamil’in askeri dehası da konu ediliyor. Tolstoy en meşhur kitaplarından Hacı Murat’ta bu cesur ve güçlü savaşçının Ruslara karşı olan mücadelesini benzersiz bir dil ve anlatı ile işliyor.
İtiraflarım
Rus edebiyatının en önemli yazarları arasında yer alan ve Anna Karenina ile Savaş ve Barış gibi eserleriyle adını edebiyat tarihine yazdıran Tolstoy'un kaleme aldığı İtiraflarım, yazarın derinlikli iç dünyasına yönelik pek çok düşünce barındırıyor. Tolstoy’un yaşamındaki anlam arayışını konu alan İtiraflarım, yazarın ekonomik başarıları ve iyi bir sosyal konuma sahip olmasına rağmen yaşamını niçin anlamsız bulduğunu anlatıyor. Yazarın hem kendini hem de dini anlamaya yönelik çabalarını konu alan bu ölümsüz eser, her okurun kütüphanesinde bulunması gereken Tolstoy eserlerinin başında geliyor. Tolstoy’u yaşamı anlamlandırmaya yönelik çabalarından oluşan bu otobiyografik roman, mutlu bir bireyin yaşadığı varoluş sancılarına daha yakından bakmamıza imkan veriyor.
Diriliş
Tolstoy’un ilk defa 1899’da yayımlanan Diriliş isimli romanı, yazarın yaşarken yayımlanan son romanı olarak biliniyor. Dünyaca ünlü Rus yazarın bir ruh ve inanç buhranı içerisinde kaleme aldığı Diriliş, kurumsallaşmış kilisenin ikiyüzlülüğü gibi temaları temel alıyor. Bu eşsiz roman, edebiyat çevrelerinde insan doğasının ve vicdanın yanı sıra yazıldığı dönemin toplumunun da çok başarılı bir resmi olarak görülüyor. Sibirya’ya ulaşmaya çalışan bir mahkum topluluğunun yolculuğu üzerinden Hristiyanlığın dönüştüğü şeye yönelik pek çok eleştiri barındıran Diriliş, Tolstoy’un 1901 yılında kilise tarafından dinden çıkarılmasına sebep oluyor.
Kazaklar
Tolstoy'un ilk eserleri arasında yer alan ve 1863 yılında basılan Kazaklar, soylu bir Rus gencinin askerlik görevini yerine getirirken Kazak halkıyla ve onların farklı kültürüyle tanışmasını konu alıyor. Tolstoy’un kitabı yazarken kendi askerlik döneminde kazandığı deneyimlerden faydalandığı ve Rus şehirleri ile Kazak köyleri arasındaki farklı realist bir biçimde karşılaştırdığı biliniyor. Kazaklar, kültürel çatışma kavramı üzerine yazılmış en iyi romanlardan biri olarak görülüyor ve Türk okurlar için de pek çok ilginç bilgi ve mesaj içeriyor.