AHMET ÜMİT
Ahmet Ümit 12 Temmuz 1960 senesinde 7 çocuklu kilim tüccarı bir baba ve terzi olan annenin en küçük çocuğu olarak Gaziantep’te dünyaya gelmiştir. Liseye Gaziantep Atatürk Lisesi’nde başlayan Ümit, bu dönemde katılmış olduğu sol grup ile ülkücülerle aralarında çıkan kavga neticisinde 24 arkadaşıyla birlikte Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde olan bir liseye sürgün gönderilmiştir. Burada lise eğitimini tamamlayan yazar, 1979 yılında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünü kazanmıştır.
Üniversite yıllarında da sol görüşlü bir aktivist olmaya devam eden Ahmet Ümit’in öğrencilik yıllarına denk gelen askeri rejim döneminde, rejime karşı mücadele eden sol örgütün içinde yer almıştır. 1982 Anayasası’na karşı duvarlara afiş yapıştırırken arkadaşıyla yakalanan Ümit, bunun üzerine bir rapor yazmıştır. Yazmış olduğu rapor ile aslında ilk hikayesini de yazmış olan yazarın o hikayesi Prag’da 40 ayrı dilde yayımlanan Barış ve Sosyalizm Sorunları Dergisi’nde yayımlanmıştır. 1983 yılında üniversiteden mezun olan Ümit, 1985-86 yıllarında Moskova’da Sosyal Bilimler Akademisi’nde siyaset eğitimi almıştır.
Şiir yazmaya Moskova’da olduğu dönem başlayan Ahmet Ümit’in şiirleri, 1989 yılında “Sokağın Zulası” adıyla yayımlanmıştır. Bu yıllarda arkadaşı Ali Taygun ile birlikte reklam ajansı çalıştırmaya başlamış, 1990 yılında ise arkadaşıyla beraber “Yine Hişt” adlı kültür-sanat dergisini çıkarmıştır. Yıl 1992 yılını gösterdiğinde ise ilk öykü kitabı “Çıplak Ayaklıydı Gece” kitabı yayımlanmıştır. Kitap aynı yıl Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır. Ümit’in yazmış olduğu öykü, şiir ve yazıları Adam Sanat, Yine Hişt, Öküz, Cumhuriyet Kitap dergileri ve Yeni Yüzyıl gazetesinde yayımlanmıştır.
Şair, yazar ve sıra dışı bir isim olan Ahmet Ümit, polisiye romanların edebi eser sayılmadığı dönemde yayımladığı kitaplarıyla zamanla ülkede ki en iyi polisiye yazarı haline gelerek geniş bir hayran kitlesi kazanmıştır. Ümit, Türk tarihi, Hitit, Roma, Osmanlı İmparatorluğuna dair bilinmeyen kısa ama akılda kalacak olan bilgileri eserlerinde konu edinerek ve bu konuları psikolojik ve sosyolojik çözümlemelerle harmanlayarak okuyucusunun heyecan ve merak duygusunu diri tutmayı başarmış usta bir yazardır.
Yayımlamış olduğu ilk öykü kitabını “Bir Ses Böler Geceyi”, “Agatha’nın Anahtarı”, “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” adlı polisiye kitapları izlemiştir. Hem çocuklara hem de büyüklere yönelik “Masal Masal İçinde” ve “Olmayan Ülke” kitaplarını yazmıştır. 1996 yılında “Sis ve Gece” adlı ilk romanını yazan Ahmet Ümit’in bu eseri polisiye edebiyatta bir başyapıt olarak değerlendirilerek isminin yurt dışına taşınması onurunu yazara yaşatmıştır. Roman, Yunanca diline çevrilerek Yunanistan’da satışa sunulmuştur. Yazmış olduğu ilk romanının ardından “Kar Kokusu”, “Patasana”, “İnsan Ruhunun Haritası”, “Aşk Köpekliktir” “Beyoğlu Rapsodisi”, “Kavim”, “Bab-ı Esrar”, “İstanbul Hatırası”, “Sultanı Öldürmek”, “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi”, “Elveda Güzel Vatanım” ve “Ninatta’nın Bileziği” adlı romanlarını yazmıştır.
1993 yılında ATV kanalı için çekilen “Çakalların İzinde” adlı polisiye dizinin senaryosunun yazılmasına katkı sağlamıştır. Yine Ahmet Ümit’in hikayelerinden yola çıkılarak Uğur Yücel tarafından “Karanlıkta Koşanlar” ve Cevdet Mercan tarafından “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” dizileri çekilmiştir. Turgut Yasalar tarafından “Sis ve Gece” romanı ile Ersan Arsever tarafından “Bir Ses Böler Geceyi” romanları sinemaya uyarlanmıştır. “Aşk Köpekliktir” isimli hikayesi ise Akla Kara Tiyatrosu’nda sahnelenmiştir.
Çok yönlü birisi olan Ahmet Ümit, 2010 yılında Habertürk kanalında “Yaşadığın Şehir” adlı bir program sunmuş, 2015-16 yıllarına geldiğinde ise NTV kanalında “Önce Söz Vardı” adlı kültür, sanat ve edebiyat programı yapmıştır.
Ninatta’nın Bileziği
Ahmet Ümit’in 2004 yılında yazdığı Everest Yayınları tarafından yayımlanan epik romanı Ninatta’nın Bileziği 102 sayfa, 12 bölümden oluşmaktadır. Geçmişten gelen bir mektupmuşçasına 3000 yıl öncesi yapılmış bir anlaşma üzerinden okurunu zevkli bir tarih yolculuğuna çıkaran yazar, aşkı ve destanı akıcı, şiirsel dili ile harmanlayarak masal tadında bir roman yazmıştır.
Kitabında kullandığı hiyerogliflerin anlamını kitap sonunda açıklayan Ümit yine romanda bahsi geçen kişiler ve tarihi yerler ile ilgili bilgileri de roman sonunda işleyerek okurunu bilgilendirmiştir. Yazar bu yönü ile okuyucusuna hem sürükleyici bir roman okuma hem de okudukça yeni bilgiler edinmenin keyfini yaşatmaktadır.
Usta yazarın romanı okundukça sayfalar akıp gitmekte, akıp gittikçe okur olaya dahil olmakta ve okudukça romana konu olan aşkı nihayete erdirebileceğini hissederek, roman karakterleri ile birlikte acıyı da sevdayı da yaşamaktadır.
“Seni bekliyordum, yas, ihtiyar kadınların yüzlerini gözyaşlarıyla yıkamadan; ölüm, genç gelinlerin saçlarını zamansız ağartmadan; savaş, çocukların oyunlarına koyu bir bulut gibi çökmeden.” Cümleleri ile okuyucusunu roman karakterinin acısına, sevdasına, geçmişe giderek dönemin tarihine davet eden Ninatta’nın Bileziği hala okumamış okuyucularını beklemektedir.