İdamın arifesinde yolda karşılaştığı arkadaşı, tanıdığı birinin idam edileceğinden söz etmişti ama ismini söylememişti.
n
n
“Kirli tabancayı…” dedi şaşırmış bir yüzle.
n
“Niçin almış ki ortada herhangi bir sebep yokken?”
n
n
Peki ama Hazreti İbrahim’in Baltası diye bir şey var mıydı, varsa da bugüne kadar toprağa karışmadan sağlam
n
kalabilir miydi?
n
n
Peygamber’in gittiği yoldan gidecek, bastığı toprağa basacak, içtiği sudan içeceklerdi.
n
n
Tetiği düşüren adam, “Bunun mermisi ağzındaydı, kim boşalttı şarjörü?” diye avaz avaz bağırmaya başladı.
n
“Çabuk arabadan öbür tabancayı getirin.”
n
n
İhanete dayanamayan yıldızlar en sıcak alevlerini püskürterek gökyüzünden iniyordu. Hararet yüzünü dalga dalga yalıyor, göğsünü dağlıyor, ihanet çemberi boğazını sıktıkça sıkıyordu.
n
n
Aşkının başka birine gönül vermesi çok ağırdı ama bir de onu bilmek? Aşkının üzerine başka bir aşk koymak?
n
n
Kürekler bir dolup bir boşalıyordu, bir onun bir bunun elinde, çok aceleleri varmışçasına. Üzerine yığınlarca toprak atılmaktaydı, “Çıkmasın.” diye. Bağırmak, haykırmak istiyordu. “Kalın, gitmeyin!”
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n