Doğudan batıya, güneyden kuzeye savrulan, köklerinden koparılmış insanların hikâyesini anlatıyor Yaban Otu. Havaya, suya ve ateşe yazılan destanlarla günümüze kadar gelen çağdaş bir mit de sayılabilir aslında. Cemal Süreya'nın, “Fırat suyu bütün bir bölgeyi/ Takma adlarla dolanmak/ Zorundadır.” Dizelerinde olduğu gibi romanımızın kahramanı da kadın ve Kürt kimliğiyle var olmaya çalışırken aynı dilemmayı yaşar. Ne var ki toplumun biçtiği roller yüzünden en sade düşleri bile yarım kalır, yine de özgürlük sevdasından vazgeçmez. “Ancak bizden birisi anlayabilir beni.” yanılgısıyla evlendiği Bozan'ın şiddetinden kaçarken hayalinde büyüttüğü bir çocuğa âşık olur ve roman boyunca ayak izlerinden yürüdüğü Berivan gibi aşk uğruna ölümle yüzleşmekten çekinmez. Yaban Otu yazgıya, töreye, tüzüklere sığmayan aşkları ve yeryüzünü aşkın yüzüne çevirmeye niyetlenen insanları anlatıyor. O güzel insanlardan birisi de Ajda'nın çıktığı umut yolculuğunda ona yarenlik eden Vicdani Retçi Azem'dir. Edebiyatçı, çağının tanığıdır. Satır aralarında yolculuk yaparken siz de bir döneme tanıklık edecek ve bütün kahramanların ne kadar tanıdık olduğunu fark edeceksiniz. Yaban Otları yanı başımızda ve içimizden birileri…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.