Şiirin tahribatı da şefkati de kudretli olur. Geniş kitleleri uzun yazılarla ayağa kaldıramazsınız. İnsanlar, yazık ki uzun metinleri okurken çabuk sıkılıyor. Bir kıvılcım, bir hareket, bir heyecan için şiirin toplum üstünde ‘marş motoru’ görevi var. Bu nedenledir ki, uysal olmayan şiir iktidarlarca sakıncalı bulunmuş, şairler de hapishanelerde 'misafir' edilmişlerdir. Karanlık, şiirden hep korkmuştur.
Şiir, bir çobanın ıslığına, bir annenin türküsüne, bir genç kızın defterine, bir yazarın kitabına, bir mermer anıtın üzerine, dağa, taşa, toprağa, kısaca her yere kolayca riayet edebilir. Bu kudretli tesir öyle candır ki bir devrime, bir silkinişe, bir uyanışa yol veren en samimi dirilişlere de yakıt olabilir.
Şiir âşık ruhun doğasından sızıp gelir. Bir ağacın özü, rüzgârın sesi gibi doğal bir sonuçtur bu. Şiir, yeri geldiğinde çiçek açmamıza, yeri geldiğinde ise üzerimizi örten kalın bir palto gibi içimizin ısınmasına vesile olur. Bu sebeple ben, şiirimi halk için ve halkın içinden yazıyorum. Dilerim, şiirim de halkım ve vatanım gibi uzun ömürlü olur.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.