Türk edebiyatı denince, bazı isimler vardır kuşkusuz duyacaksınızdır onları. Biri de kim midir? Tabi ki Tevfik Fikret.

Başlarda biraz daha yüksek kesime hitap eden dili olsa da zamanla topluma, sorunlara, gerçeklere yönelmiştir, Fikret. İstanbulludur, İstanbul'u iyi bilir iyi yaşar, anlatır. Zekası oldukça güçlüdür, mezun olduğu Galatasaray Lisesi, az kişiyi onunki kadar iyi dereceyle uğurlamıştır.

Edebiyatını biraz takip ederseniz, hümanizmi, savaş ve ayrımcılığa karşıtlığını sonuna kadar hissedebilirsiniz. Dili güzeldir, ağırdır belki kafiyeli ve yabancıdır ama su gibi akar Fikret'in...

Bana kimsin diye sorma meleğim pek güzel dinle de izah edeyim nam-ı naçizime `fikret' derler..

Atatürk devrim fikrini alırken Fikret'i önemli bir yerde tutmuştur, bir kurtuluşun umut tohumlarını ekmiştir belki de Fikret'in zekası, fikirleri, insanlığı..

Der ki Fikret; "Benim ayinim, düşünüp yapmaktır. benim dinim, insan gibi yaşamaktır." Çokta fazla bir yorum yapamazsınız bu sözün üstüne, temiz ve öz bir dille özetlemiştir kendi gerçekliğini Fikret.

Yaşamı boyunca pek çok göreve değmiş de Fikret vatan millet sevgisi onu edebiyatın güçlü kalemlerinden yapmıştır. Bir oğlu vardır ki Haluk, onun için en büyük dileği vatan millet sevgisiyle dolu bir kahraman gibi yaşayacak olmasıdır. Yazarını bilmediğiniz bir eser duyuyosanız ve içinde Haluk geçiyorsa muhtemelen yazarı Tevfik Fikret'tir.

Haluk babasının istediğinin çok dışında çok uzağında bir yaşam seçmiş yine de Türk edebiyatı babasının ona olan sevgisinden dolayı kendisini içine almıştır. Aşiyan, İstanbul'un gerçekten insanı iliklerine kadar hissettiren semti, Fikret'in ölümünden sonra da olmak istediği yerdir. Aşiyan yokuşundaki evi ölümünden sonra müze haline gelmiş ve o kuş yuvası evinde şu an ebedi uykusunu sürdürmektedir Fikret..

Zuhal Deniz
Eylül 2019
Köln Kütüphane Okur-Yazar Ekibiniz

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR