Aradan kırk, elli yıl geçmiştir. Şimdi onları tutan eller toprağa karıştı. Hatta o necefler dağılmış, kehrübâlar yanmış ve mercanlar parçalanmıştır. Fakat hâlâ daha onları birer birer şekilleriyle, renkleriyle, kokularıyla, ellerime yayılmış vücutlarıyla o kadar canlı duyuyorum ki, kalbime baksanız onların gölgesini orada görürsünüz sanıyorum. Ve hâlâ daha her birinin doksan dokuz tanesine karışmış o neş’eler, ümitler ve duaları o kadar canlı hatırlıyorum ki, hayatın hakikati karşısında duyduğum öfkeyle, kırılmış kalbimin üstüne boynumu bükerek: Yaa?.. diyorum, duaların kerâmeti güllerin kokusundan daha fazla devam etmiyormuş. Bu tespihlerden bir tanesine bir dua sinmiş ve fâniliği bir müddet için de tedavi edecek olanı yok muydu? Bunların hiçbiri ciddi değil, bunların hepsi de birer hayâl miydi?..
Abdülhak Şinasi Hisar
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.