Londra’ya gitmesi gerekiyor Meyra’nın. Beni bırakacağı için tedirgin. Yalnız kalmak iyi gelecek oysa. Gürsel’e yoğunlaşırım. Planımı sağlam yapmalıyım. Çok zorluk çıkmayacak gibi. Kesinlikle açık vermemem gerekiyor. Atölyede Sühan’dan izler arıyorum. Hangi sandalyede oturmuştur? Hocası resimlerini beğenip yerden kaldırmış, bu panolara asmış mıdır? Desen defterini unutmuş mudur buralarda? Unuttuysa Gürsel nereye saklamıştır? Yas ve intihar üzerine ne bulursam okuyorum. Kitaplarda Sühan yok. Benzerini bulamıyorum otel odasında kalbe saplanan tek kurşunun. Zaman zaman başım ağrıyor. Öyle bir ağrı ki… Zihnim siliniyor, unutma ırmağında yıkanıyorum sanki. Seveceğim bu ağrıları neredeyse…
Sühansız, dört farklı anlatıcının ağzından anlatılan derin bir yas romanı. Sühan’ın intiharıyla sarsılan bu karakterler, acıyı, öfkeyi, aşkı ve gizemleri, iç içe geçmiş bulmacanın eksik parçaları gibi keşfeder.
Sühan’ın erişemediği mutluluk onu hayattan koparırken geride kalanlar onun yaşamını ve ölümünün ardındaki sırları çözmeye çalışır. Resim atölyesinde intikam planları kuran ve yasla beslenen anne Süher, aşk ve intikam arasında savrulurken kendini yeniden var etmenin yollarını arar.
Vildan Ertürk, bu ilk romanında hüzünle örülmüş hayatları, kaybolmuş ruhları ve bir annenin yeniden doğuşunu ustaca ve oyunbaz bir dille anlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.