Raskolnikov, akıllı ve yetenekli biridir. Yaşamış olduğu yoksulluk, sefalet onun psikolojisini derinden etkiler. Kendisi dul bir kadının evinde çatı katında kiracı olarak kalmaktadır. Artık kirayı dahi ödeyemeyecek duruma gelir. Fakat o, toplum içinde yüksek bir konuma sahip olmayı istemektedir. İçerisinde bulunduğu bu psikoloji neticesinde ev sahibesi tefeci yaşlı kadını ve cinayet mahalline gelen onun kız kardeşini öldürür. Psikolojisi iyice bozulan Raskolnikov sevgilisi Sonya’ya işlemiş olduğu cinayeti anlatır. Sonya da ona adalete teslim olması gerektiğini ve ancak bu şekilde temizleneceğini söyler.
Bu hikâyede Dostoyevski’nin zihninde birçok cevap bekleyen soru bulunmaktadır: Adalet demek katı, somut kuralları ve kanunları yerine getirmek midir? Kanunları uygulamak her daim adaletin tecelli etmesine vesile olur mu? Kendimizce yüce bir dava için, haklı bile olsak birinin canını almaya hakkımız var mıdır? Eğer ortada bir suç varsa bu suç neden sadece suçu işleyenin omuzlarına yüklensin? İnsanı bu suçu işlemeye iten sebeplerin faili toplum ve sosyal düzen iken neden sadece kişi suçlu kabul edilsin? Tefeci yaşlı kadını öldürmek kimsenin zararına değilken, bilakis tüm insanlığın faydasına iken bunu yapmak neden suç olsun? Bir suçu cezalandırmak her zaman adaletin yerine getirilmesini sağlayabilir mi? Toplumun bu suçun işlenmesindeki payı nedir?
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.