STEFAN ZWEIG SETİ
n
n
n
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
n
“İnsan hayatında çok nadiren alçakgönüllülük gösteren o büyük an, kendisinden yararlanmasını bilmeyenlerden son derece korkunç intikam alır. O büyük an, ürkekleri aşağılamayla geriye iter ve yeryüzünün bir başka tanrısı olan yılmayan yaradılışları ise, ateşli kolları arasına alıp kahramanların gökyüzüne yükseltir. O bir tek saniyeyi, layık olmadığı halde kendisini kadere söz geçirecek yere yükseltmiş o saniyeyi, hiçbir şey bir daha geri getiremez.Şans, çok sevdiklerine karşı bile her zaman cömert değildir ve ilahların, ölümsüzlere unutulmaz işler başarma imkânını bir defadan fazla verdikleri az görülmüştür.”
n
İkinci Mehmet’ten Händel’e, Yüzbaşı Rouget’den Napolyon’a,Goethe’den Dostoyevski’ye, Tolstoy’a, Lenin’e yaşanmış öykülerde insanlık tarihini değiştiren o ana tanıklık edeceksiniz.
n
n
Yakıcı Sır
n
Avusturya Alpleri’nde bulunan bir otelde tatilini geçiren Baron için, sıkıcı günlerini renklendirebilecek tek şey flört edebileceği bir kadınla tanışmaktır. Aynı otelde tatil yapan bir kadın dikkatini çeker. Fakat kadın sert görünümüyle bütün ümidini kırmıştır. Onu etkilemenin yolunun, kadının on iki yaşındaki oğluyla dostluk kurmak olduğunu düşünür. Şimdiye kadar çocuk olduğu için yeterince ciddiye alınmadığını düşünen Küçük Edgar, kendisine bir yetişkin gibi davranan Baron’a büyük bir hayranlık ve coşkuyla karşılık verir. Bir süre sonra Baron, çocuğu kullanarak annesiyle de samimiyet kurar. İlk başta her şey yolunda giderken, çocuk git gide bu üçlü arkadaşlıktan dışlandığını hissetmeye başlar. Annesiyle Baron’un kendisinin bilmediği bir sır paylaştığına, Baron’un annesini üzecek kötü planları olduğuna, bir şeylerin yanlış gittiğine inanmaya başlar. Kendisinden saklanan bu sırrı keşfetmek ve annesini korumak için büyük bir mücadeleye girişir.
n
n
Satranç
n
Mirko Czentovic, on iki yaşında yetim kalınca iyiliksever bir rahibin himayesine girmiştir. Zekâsından şüphe duyulan ve önemsenmeyen bu çocuğun, tesadüf eseri bir satranç dehası olduğu ortaya çıkar.
n
Ve Mirko yıllar sonra dünya satranç şampiyonu olarak karşımızdadır.
n
New York’tan Buenos Aires’e gitmekte olan bir yolcu gemisinde; zengin bir adam, Mirko Czentovic’e ücreti karşılığında bir el satranç oynamayı önerir. Önce zengin adama, sonra hem izleyici hem oyuncu olarak katılan gemi sakinlerine karşı mücadele eden Mirko’nun yenilmezliği, Dr. B. sayesinde sarsılır.
n
Dr. B. karşılaşmayı izlerken dayanamayıp oynayanlara karışınca, şampiyonla karşılaşması için teklif yapılır. Oysa Dr. B. “satranç zehirlenmesi” denilen bir semptomu atlatmıştır ve satranç oynaması yasaklanmıştır.
n
Avusturyalı bir göçmen olan Dr. B., Gestapo tarafından esir edildiği günlere döner. Küçük bir odada günler, haftalar, aylar boyu esir tutulmuştur. Sorguya götürüldüğü bir gün rastlantı eseri ele geçirdiği küçük bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun tüm inceliklerini öğrenmiştir. Önünde satranç tahtası veya taşları yoktur. Oyunu ilk başta tamamen kurgusal olarak zihninde, daha sonra boyadığı ekmek parçalarıyla ve çarşafında oluşturduğu karelerle oynar. Kişiliği de tıpkı satranç gibi iki zıt renk olmuş, kişilik bölünmesi yaşamaya başlamıştır. Serbest kalıp tedavi olduktan sonra bir daha satranç oynamaz
n
Ta ki, o güne kadar.
n
Stefan Zweig’ın muhteşem bir kurguyla kaleme aldığı bu “kısa roman” ya da “uzun öykü”sünü bir solukta okuyacaksınız.
n
n
Olağanüstü Bir Gece
n
Ailesinden kalan miras sayesinde lüks ve huzur içinde yaşayan genç bir adam, giderek hiçbir şeyden zevk almamaya ve duyarsızlaşmaya başlar.
n
Sıradan bir pazar gününü at yarışlarında geçirmesi tesadüfen suç işlemesine sebep olur.
n
Suçun verdiği heyecan ve haz sayesinde duyguları tekrar harekete geçer ve insan olduğunun farkına varır.
n
Aynı günün akşamı, yakınla