Dinlediğim ilk hikâyelere inanmakta tereddüt etmiştim. Zira bunca insan ölüyor olsa bir gazeteci olarak haberdar olurdum.
Hatta şöyle demiştim: “Gazeteciler, kamuoyu ilgilenmiyor diye yazmayabilirler ama mutlaka duyarlar.”
Yanılmıştım. Ne yolculuğun zorluğundan ne de dağda ölenlerden haberim vardı. Biraz dikkat kesildiğimde her bahar Van sınırında karlar altında bulunan cesetleri fark ettim. Sonra kazaları, araçlarda havasızlıktan ölenleri… Fakat hiçbir haber Müşkül Dağı’nın ölümlerinden bahsetmiyordu. Bu dağ, on binlerce insana mezar olmuştu.
Bu kitap, Afganların Türkiye’ye nasıl ve neden geldiklerini, ne düşündüklerini ve yol hikâyelerini anlatıyor. İçinde akademik bir özetin dışında 13 Afgan’ın hikâyesi yer alıyor. Hikâyelerden biri de sınır kapısında bekleyen ve deniz kızı olduğuna inanan Yeldâ’ya dair.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.