Belki... İlginizi çeker buradaki “örülmüş hikâyeler.”
Belki... Biraz nefes alabildiklerinde, sağlık çalışanları da, kendi tarihi yolculuklarına dair izler bulabilirler.
Belki... İnsanlığın Salgın Maceraları geçmişe, bugüne ve geleceğe dair küçük pencereler açar...
Bu öyküleri bana okumam için gönderdiğinde, onun deyimiyle “her öykünün elinden tuttuğumda”; Yıllardır tanıdığım, gazetecilik dönemlerindeki serüvenini yakından izlediğim, yazılarını severek okuduğum Umur Talu, gerçek anlamda gazeteciliğin, haberciliğin “yerlerde süründüğü “ bugünlerde; yaşadığımız Corona Günleri’nin kapılarını aralayarak bizleri farklı yolculuklara taşıyor.
Tarihi, insanlığın onbinlerce yıldır yaşadığı zaman sürecinde yuvarlanan büyük bir yumağa benzetirsek; Talu bu yumağı sarmalayan, toplumsal mücadelelerin, savaşların, yenilgi ve zaferlerin, yıkımların, kişilerin vb. arasından “salgınların” ipini çekerek, bu ipin insanlıkla nasıl içiçe olduğunu değişik öykülerde dile getiriyor.
Umur’un ustalıkla yaptığı “insanlığın salgın ipini”, tarihin yumağından çekerken, adeta sır perdesi kalkan büyük resmi, en ince ayrıntılarına kadar görebildim. Bunu yaparken tarihte düğümlenmiş, kaos haline gelmiş kimi dönemlerin olaylarını ve bunların içindeki kişileri tüm yönleriyle yeniden keşfettim.
İtiraf etmeliyim ki, kimi zaman her öyküde ortaya çıkan tabloya çok önemsiz fırça darbeleri de ekledim. Ancak bunlar Talu’nun tarihin yumağı ile olan diyalektik ilişkisini hiç bozmadı. İçiçe girmiş tüm öyküler, olaylar, kişiler, bir zamanlar çok kullandığımız “tarihin çarkı” içindeki dönen dişlilerde yerini aldı.
Bu öyküleri tek tek okurken salgının, Corona’nın kuşattığı günlük hayatımızı nasıl anlamlandıracağız?
Bunu yıllar önce Einstein şöyle dile getirmişti: “Bizim gibi fiziğe inananlar bilirler ki; geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasındaki farklılaştırma, inatla kalıcı hale gelmiş bir illüzyondan ibarettir.”
Umur’un salgın öykülerini bu gözle okuyunca bunu daha iyi anlayacaksınız…
Fahri Aral
(Tanıtım Bülteninden)