“Ben bu toprakları terk edip kaçamam. Bu bana yakışmaz.
Osman Batur ölmekten korktu, canını vermekten korktu, kaçıp kendini kurtardı, budununu, yurdunu, kavgasını, ülküsünü terk etti, dedirtmem.
Ben bu topraklarda doğdum. Öleceksem yine burada, bu topraklar için öleceğim. Yaşamak için kaçmak bana yakışmaz. Bana uymaz. İnancıma, imanıma, Türklüğüme ters gelir. Ben bu topraklardan başka yerde zaten yaşayamam. Canım sağ kalsın diye budunumu terk edersem, yurdumu terk edersem, kimsenin yüzüne bakamam. Utanırım. Kahrederim. Ölsem daha iyidir.
Beni siz vurun. Çekin silahınızı öldürün ama bana kaçmaktan söz etmeyin. Baş eğmekten de söz etmeyin. Ben gitmeyeceğim. Biliyorum işimiz çok zor. Biliyorum başarmamız çok zor ama ben savaşmayı, son kurşunumu bile Çinlilere sıkmayı seçeceğim. Kimseyi kalmaya zorlayamam. Kimseye benimle birlikte ölün, diyemem. Kim gitmek isterse gitsin. Kim başka bir yurt tutmak istiyorsa varsın tutsun. Kimseyi ayıplamam. Kimseye küsmem, kızmam. Bu bir seçimdir. Ben kimsenin yerine yaşayacak değilim. Kimse de ben dedim diye ölmesin. Önce Tanrı’dan, sonra kul hakkı geçmesinden korkarım.
Ben Urumçi’ye de gelemem. Yurt dışına da gidemem. Çocuklarım, oğullarım, kızlarım gitse, hepiniz gitseniz, bir başıma da kalsam, ben gidemem.” Osman Batur…
Destancı, daha güzelleri, daha uluları, daha başkaları yazılsın dilemektedir. Kendi yazdığı en kötü, en eksik, en az olsun, Ulu Osman Batur Han’ı en güzeli ile anlatan daha üstün destanlar yazılsın dilemektedir.
(Tanıtım Bülteninden)