ORHAN PAMUK

Yaşam Öyküsüyle Pamuk

 

7 Haziran günü 1952 senesinde İstanbul’da dünyaya gözlerini açan Orhan Pamuk, kalabalık bir ailede çocukluğunu Nişantaşı’nda geçirmiştir. İstanbul Amerikan Lisesi Robert Koleji’nde lise eğitimini tamamlayan Pamuk, İstanbul Teknik Üniversitesi mimarlık bölümünü kazanmıştır. Üç yıl mimarlık eğitimi alan Orhan Pamuk, mimar olamayacağına karar vererek eğitimini yarıda bırakmıştır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’ni kazanarak gazetecilik bölümü okumaya karar vermiştir. Bu alanda yüksek lisansını da tamamlayan yazar, yirmi üç yaşına geldiğinde tüm uğraşlarını geride bırakarak roman yazmaya koyulmuştur. 



Macintosh HD:Users:aliseydiseryol:Desktop:indir.jpeg

 

Kalemi Konuşturan Pamuk

 

1974 yılında yazmaya başlayan Pamuk, ilk romanı “Cevdet Bey ve Oğulları” ile Milliyet Yayınları Roman Ödülü’nü kazanmıştır. 1982 yılında yayımlanan kitap aynı sene Orhan Kemal Roman Armağanı’nı almaya layık görülmüştür. Yazdığı ikinci roman olan “Sessiz Ev” ise Madaralı Roman ödülünü kazanmıştır. Fransızca tercümesi ile Prix de Découverte Européenne ödülüne layık görülmüştür. 



 

Yazmış olduğu “Beyaz Kale” romanı, pek çok dile çevrilerek Orhan Pamuk’a  uluslararası ün kazandıran ilk romanı olmuştur. 1985-88 yılları arasında eşi  ile birlikte gittiği Amerika’nın New York eyaletinde bulunan Columbia Üniversitesi’nde “misafir öğretim üyesi” olarak görev yapmıştır. Başarısı ile pek çok ödüle layık görülen Orhan Pamuk’un  “Kara Kitap” romanı 1990 senesinde yayımlanmıştır.  Fransız çevirisi ile yazara, France Culture ödülünü kazandıran roman, aynı zamanda ününü hem Türkiye hem de yurt dışında genişletme imkanı sağlamıştır. 

 

“GizliYüz” adlı senaryosu Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülünü kazanmıştır.  Yıl 1994’ü gösterdiğinde yazar Pamuk’un , şiirsel romanı “Yeni Hayat” yayımlanmıştır.   Yazar, bir dönem, insan hakları ve düşünce özgürlüğü ile ilgili yazmış olduğu makaleler sebebiyle Türkiye devleti ile fikirsel bağlamda anlaşamamış, bu konuda devlete karşı eleştirel bir tavır takınmıştır.  Yurtiçi ve yurt dışında çeşitli gazete ve dergilerde yazmış olduğu makaleleri bir araya getirerek “Öteki Renkler” adı altında yayımlamıştır.



 

Yayımlamış olduğu “Benim Adım Kırmızı” romanıyla da birçok ödül kazanan yazarın  “Kar” romanı yedinci romanı olup “İlk ve son siyasi romanım” diyerek kitabı tanımlamıştır. Roman, New York Times Book Review ( reviiyııv)tarafından 2004 yılının en iyi on kitabından birisi olarak seçilmiştir. Kitapları 63 dile çevrilmiş ve bütün dünyada 13 milyon satmış olan Pamuk’a Alman Kitapçılar Birliği tarafından Barış Ödülü verilmiştir. Prospect dergisi tarafından dünyanın yüz entelektüeli arasında gösterilmiştir.  Ayrıca Time Dergisi Pamuk’u dünyanın en etkili yüz kişisinden birisi olarak seçmiştir.

 

Pamuk’un Nobel Serüveni

 

Roman yazımına klasik üslupla başlamış olan yazar, sonraları modern ve postmodern yazım tarzını benimsemiştir. Orhan Pamuk,  2006 senesinin ekim ayında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alıp bu ödülü kazanan ilk Türk olarak yazarlık kariyerini zirveye taşımıştır.

 

Nobel ödüllerini dağıtan İsveç Kraliyet Akademisi, “2006 Nobel Yazın Ödülü kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan Orhan Pamuk’a verilmiştir.” Sözleriyle ödülün sahibini resmen açıklamış ve  İsveç Kralı XVI. Carl Gustaf ödülü, yazara elleriyle takdim etmiştir.

 

Nobel Ödülü’nü kazanan ilk Türk Orhan Pamuk, Nobel konuşmasını Türkçe yapmıştır. Yazarın konuşmasını pek çok televizyon kanalı canlı yayınlamıştır. 

 

Orhan Pamuk, İsviçre’de yayımlanan bir gazetenin haftalık ek olarak çıkan Das Magazin dergisine vermiş olduğu demeçte “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü ama hiç kimse bunları konuşmaya cesaret edemiyor” sözleriyle, Türkiye içinde büyük eleştirilere neden olmuştur. Yazarın Kürt ve Ermeni soykırımı ile ilgili vermiş olduğu bu demeç yüzünden ‘Türklüğe Hakaret’ suçuyla 6 ay ile  3 yıllık hapis istemiyle mahkemeye verilmiştir. T.C Adalet Bakanlığı ceza onayı vermediği için dava düşmüştür.

 

Tüm bunların ardından Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanması Türkiye’de farklı tepkilerle karşılanmış ve eleştirilere maruz kalmıştır. Kazanmış olduğu ödülün vermiş olduğu siyasi demeçler sebebi ile verildiği, Pamuk’un bu demeçler neticesinde ödülü garantilediği yönünde düşünceler ve açıklamalar yapılmıştır. Basında yer alan tüm bu haberlerin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in de Orhan Pamuk’u kutlamaması bu söylemleri ve iddiaları güçlendirecek nitelikte bir tutum oluşturmuştur.

 

Orhan Pamuk Nobel konuşması olan “Babamın Bavulu” ve diğer önemli ödül konuşmalarını bir araya toplayarak kitaplaştırmıştır.

 Ödülleri, Kitapları ve Pamuk

 

30 yıldır yazarlık yapmakta olan Pamuk’un  “Masumiyet Müzesi” adlı kitabı 2012 senesinde müzeleştirilmiştir.  İstanbul’da bulunan müze, Avrupa Müzeler Forumu tarafından 2014 yılında Avrupa’nın en iyi müzesi seçilmiştir. Üzerinde altı sene çalıştığı “Kafamda Bir Tuhaflık” kitabı ise büyük ilgi görmüş, roman Aydın Doğan Vakfı Ödülü ve Erdal Öz Ödülü’ne layık görülmüştür. Yazarın, “Şeylerin Masumiyeti” ,”Analar, Babalar ve Oğullar”, “Kırmızı Saçlı Kadın” , “ Manzaradan Parçalar” , “Saf ve Düşünceli Romancı” ve “İstanbul Hatıralar ve Şehir” adlı kitapları da vardır.

 

 Başarıları saymakla bitmeyen yazarın edebiyat alanında yirmi kadar uluslararası ödülü bulunmaktadır. Kalemi kağıda değdiğinde ödül alan Pamuk’a dünya üniversiteleri tarafından on iki fahri doktora payesi verilmiştir. 

 Hala yazmaya, üretmeye devam eden yazarın üzerinde dört senedir çalıştığı son kitabı “Veba Geceleri” romanı ise 2021 Mart ayında Yapı Kredi Yayınlarının yayımlaması ile raflarda yerini alarak okuyucusuyla buluşacaktır.

Benim Adım Kırmızı

 

Orhan Pamuk’un “en renkli ve iyimser romanım” diye tanımladığı 1998 yılında yazmış olduğu Benim Adım Kırmızı kitabı 555 sayfa 59 bölümden oluşmaktadır.  Roman, 16. Yüzyılda  Osmanlı Devleti’nde geçer.  Doğu-batı resim sanatını nakkaşlar üzerinden krolonolojik olarak gözler önüne seren yazar, kalemiyle yine pek çok ödülün de sahibi olmuştur. 

 

Benim Adım Kırmızı, Pamuk’un şimdiye kadar dünyada en çok satan romanı olmuştur. Uluslararası IMPAC Dublin ödülünü kazanan kitap, yazarın en çok dile çevrilen ve edebiyat tarihimizin dünyada en çok okunan kitabı olarak da başarısını gözler önüne sermektedir.

 

Kitabını kızı Rüya’ya atfeden yazar, kitabın girişinde - Bir adam öldürdüler ve aralarında tartıştılar. Körle gören bir olmaz. Doğu da Batı da Allah’ındır.-  Kur’an’ın Bakara Suresinin ayetlerine yer vererek aslında kitabın konusuna da değinmiş olmuştur. Çünkü kitabı tarihi, cinayet ve aşk romanı olarak tanımlamak mümkündür. Yazar, öğretici kalemi ile kitapta doğunun resim sanatını, sanatta varolan tasvir yasağını gözler önüne sermektedir. Diğer  tarafta aynı dönem batıda varolan resim sanatında mükemmeliyetçi tavrın hakim olduğu bilgisini de okuyucusuna ustaca aktaran Pamuk, Osmanlı resim sanatında tasvir yasağı dolayısıyla nakkaşların batı sanatında varolan mükemmeliyetçi üslubun eleştirdiğini bunun Allah’a şirk koşmak olduğunu, Osmanlı’da çok başarılı nakkaşların bulunmasına karşın  ‘mükemmeliyetçilik, yaratmak sadece Allah’a mahsustur.’ Düşüncesiyle asla kusursuz resimler yapılamayacağı bilgisini minyatürler, tasvirler, dönemin padişahı üzerinden okuyucuya nakşetmiştir. Bu sebeple kitapta bahsedilen doğu-batı sentezine vurgu, kitabın başlangıcında verilen Bakara suresi “Doğu da Batı da Allah’ındır ” suresi ile  üstü kapalı olarak okuyucusuna vurgulanmıştır.  Yine kitapta işlenmiş olan cinayete gönderme ise  “Bir adam öldürdüler ve aralarında tartıştılar” suresi ile yapılmıştır. Orhan Pamuk, her kitabında okuyucusuna çok farklı bilgiler vererek okuyucusunda hem bir roman okumanın lezzeti hem de kitap bitiminde yeni bilgiler kazanmış olmanın keyfini yaşatmaktadır. 

Nobel ödüllü olan yazarın romanı üst kurmaca roman yapısı ve postmodern anlatıya sahiptir.  Konusu gereği romanda bolca resim bulunmaktadır. Kitap kapağında roman içeriğine uygun olarak müzehhip sanatçısının tezhip çizerken ki görseli kitap kapağını süslemiştir.

 

 “Ama hayatın bir dar gömlek olduğu, zamanın ve mekanın zindanlarından çıkınca anlaşılıyor ancak. Ölüler aleminde gövdesiz bir ruh nasıl gerçek mutluluk sebebiyse, yaşayanlar arasında da en büyük mutluluğun ruhsuz bir gövde olacağını ne yazık ki kimse ölmeden anlayamıyor.” Diyen Benim Adım Kırmızı romanı, hala okumamış olan okuyucularını beklemektedir. 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR