Uhud Savaşı... Bize doğru akın yapılıyordu. Gelenler hem okçu, hem mızraklı, hem de keskin kılıçlı adamlardı. Efendim’i onlara karşı savunmak ne zordu ya Rabbi! İyi ki daha önce Efendim’in verdiği talimata uyarak her gün ok atma talimi yapmışım. Yoksa sekiz yüz kadar ok atacak mecali o gün kendimde bulamazdım. O talimler sayesinde pazularım yayımın kirişi gibi dayanıklı, bileğim demir gibi sağlamdı. Her ne kadar gücüm, kuvvetim yerinde olsa da üstümüze sel gibi gelen bunca savaşçıya kâh kılıçla, kâh okla karşı koymak kolay olmuyordu. Hele atlılar yok mu? Savaşın kaderini değiştiren atlılar Efendim bize atılan okları yerden alıp bana veriyor ve “At, anam babam sana feda olsun Sa’d! Durma, at!” diyordu. Ben de daha dikkatli hedef alıyor ve atıyordum. Her defasında, “Allah'ım! Atacağım ok, Senin okundur. Onu düşmanına eriştir!” diyordum. Efendim de “Allah'ım! Dua ettiği zaman, Sa’d'ın duasını kabul et!” diye niyazda bulunuyordu. İşte o günden beri dualarımın reddedildiğini bilmiyorum.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.