Öznesi insan olan bir disiplinde mekân, öznesinden kopuk olduğunda, insan o mekânda
nesneleşir. Dolayısıyla mimari tasarımın insan davranışları üzerindeki etkisini bütün yönleriyle analiz etmek için arkitektonik bilginin yanı sıra, beden denilen aracıyı biyolojik, fizyolojik, nörolojik, psikolojik, sosyolojik yönleriyle araştırmak ve beyin ile sinir sisteminden haberdar olmak gerekir.
Değişime, gelişime, dönüşüme muktedir olan insanın öznel yapısının inşasında, inşa edilmiş nesnel yapılarla olan interaktif iletişimi güçlü bir rol oynar. Bu perspektif iç ve dış dünyamız arasındaki iş birliğine, insan ve mekân arasındaki dengeye, yaşama, sürdürülebilirliğe, yaşayan mimariye, mekânın insan üzerindeki etkisine odaklanmamızı kolaylaştırır ve esasında tüm bunların hepsi “anlam arayışı” ihtiyacından kaynaklıdır.
Bu bağlamda beyin-beden-mekân arasında süreklilik arz eden etkileşime odaklanan nöromimari paradigması; mekân farkındalığı ile kendilik algımızın gelişmesine ve “varoluş” farkındalığına ulaşmamıza katkı sağlar.
Sadece mimarlar için değil senin, benim, bizim için…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.