Peygamber Efendimiz (a.s.) bir hadîs-i şerîfinde “İndirilmiş olan kitaplardaki bütün sırlar Kur’ân’da, Kur’ân’da olan bütün sırlar Fâtiha’da, Fâtiha’daki bütün sırlar başındaki Bismillâhirrahmânirrahîm’de, Bismillâhirrahmânirrahîm’de olan bütün sırlar başındaki “bâ” harfinde, “bâ” harfindeki bütün sırlar altındaki noktada vardır.” Hazret-i Ali, “İşte o nokta benim.” demektedir.
Ve’l-hâsıl bütün âlemlerin sırrı bir noktada saklıdır. Nokta, eşyanın hakîkatinin kaynağıdır. Noktayı anlayan kendini anlar. Kendini anlayan ise Rabb’ini anlamış olur. Bu bağlamda “Men ‘arefe nefsehu fekad ‘arefe rabbehu” (Nefsine ârif olan Rabb’ine ârif olur.) sırrı âşikâr olmuş olur. Bütün mesele insanın kendini tanımasıdır. Bu tanıma zerreden kürreye bir bütün içinde anlaşılmalıdır.
Nice velîler eserlerinde ve nutuklarında bu sırdan dem vurarak noktayı açıklamaya gayret etmişlerdir. Peki, bu nokta nedir? Bu noktayı bu kadar önemli kılan nedir? Noktayı bilen neyi bilmiş olacaktır? Bütün bu soruların cevaplarını elinizdeki eserde bulacağınızı düşünüyoruz.
(Tanıtım Bülteninden)
Hazırlayan : Burak Anılır
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.