Çocukluğumun en büyük hayallerinden biriydi!..
İzbe, terk edilmiş, sahibi öldükten sonra yerin kiraya verilmesi için temizlenen tozlu bir kömürlükte unutulmuş, eski bir deri bavul içinde bulunan bir günlük…
İlk haber verildiğinde hissettim.
Heyecanla uçtum.
İçeri girdim. Ve birçok eskinin arasında onu gördüm.
Deri-kumaş karışımı eski bir bavul. Kutsal bir emanet gibi aldım.
Doğru evime gittim.
Yalnız…
Biliyordum! Daha ilk satırlarında aldı beni. Sardı, sarmaladı.
Doldum. Anladım. Ağladım…
O dolu gözlerle sonuna kadar güçlükle okudum.
Bir rüyam gerçek olmuştu. İnanılmaz safiyette, tertemiz, şiirsel, saygı, sevgi dolu ve coşkun bir aşka şahit olmuştum.
Hepsi çok özeldi satırların.
Ama bir tanesi…
O anda karar verdim.
İşte buydu kitabın adı.
“Nasıl bir gecenin ürünüyüm ki her yanım aşk dolu!”
Okuyun, azıcık coşkumun yanına gelin…
Ali Yılmaz Baştürk
(Tanıtım Bülteninden)