Yirmi bir Mart gününde hücreye hapsedildim. Kilit vurulurken bir ses fısıldandı. "Ölümün hücreden çıkacağın gün." Artık tek başatlaydım. Çaresizdim. Karanlık duvarlar ürkütüyordu. Sessizlik her saniyeye yayılırken, dünya beni çağırıyordu. Lanetli dakikalarda çığlıklarım kanlar eşliğinde ölümü andı. Anık bir insandım. İnsan olmayan bir insandım. Hapsedildiğim beden, her gün biraz daha karanlığa atıyordu ölümü anmakta olan ruhumu. Artık ruhumu hissedemiyordum. Bir şeyler gidiyordu benden, bunu her uyanışımda hissediyordum. Gerçekliğim bana o kadar uzaktı ki ona sesimi duyuramıyordum. Birtakım sesler duyuyorum. Sanırım birileri hücreye veda ediyor. Artık her bir dakikada çığlıklar duyuyorum. Ruhum bir an önce yola koyulmak istiyor.Gözyaşlarının pınarında kokan ölü peri, öldürülmek için sürükleniyor bilmediği salıncaklara... Kurtarılmayı diliyor mu, o da bir muamma…
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.