Edebiyat derslerinde uzun kompozisyonlar yazardım. Aklımdakiler bitmeden kâğıt biter, ben de Metin’den alırdım. Tabii ücreti karşılığında… O zamanlar kitabıma önsöz yazacağım aklıma gelmezdi. Aslında hiç gelmedi.Hep sordular, nasıl yazıyorum? Bilmem ki; bazen “bir genç kadını” seviyorum, bazen özlüyor, bazen sinsice küfür ediyorum. Nefes alır gibi, uykuya dalar gibi, doğal, içten, belki de hepiniz gibi yazıyorum.Rahmetli Meral Özkoçak güldüğünü belli etmemeye çalışarak okurdu yazdıklarımı. Şimdi anlıyorum niye tebessüm ettiğini… Şiir yazmak, hiç tanımadığınız insanları evinize davet etmek gibidir. Salona buyur edersiniz ama kalkıp tüm evi dolaşanlar olur. Çekmeceler karıştırılabilir.Bazen mutfakta iyi niyetle size yardım etmek isteyenler de olabilir. Vazonun yeri, badananın tonu eleştirilebilir. Albümleriniz dökülür, sakladığınız minik anılar hayretle izlenir duvarlarda…Velhasıl, “Hoş geldiniz” demek düşer bana. İyi ki bu satırları okuyorsunuz.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.