Kapatılmış pencerelerden, yasaklanmış yollara; nefret etmemek için çok sevmemeye karar vermiş kişilerden, sonu olmayan içtenliksiz davranışlara; övülmekten hoşlanmayan bir kadın olamayacağı önyargılarından, kumpasların başka kumpaslar doğuracağı gerçeğine; Ocak ayının yeni başlangıçlara taşıyabilme yeteneğinden, yapabilmenin gücüne sahip tehlikeli kadınlara; yılın en kötücül ayı Şubat’tan, Narkissos’a, Nergis’e, Ekho’ya, Ovidius’a, Börklüce Mustafa’ya; Mart ayında sapsarı açan mimozalardan, yemyeşil renklenen umutlara; İzmir’den Karaburun’a, Chios’a, Mimoza Koyu’na ve salt adlarla anılan her yere, her kavrama, her anlayışa, her zamana; nereye gidersen git, ne yaparsan yap, neye inanırsan inan, elinde sadece adların kalacağı o acımasız gerçeğe çağırıyoruz.
Stat Mimosa pristina nomine, nomina nuda tenemus.
Evet, adıyla var bir zamanlar Mimoza olan, salt adlar kalır elimizde.
Necdet Özkaya, bu yapıtıyla sizi Roman Sanatı’nın efsunlu yolculuklarına çağırırken, sanatın karmaşık ancak kolay algılanabilen patikalarında şaşırarak ilerlemenizi sağlıyor; sürükleyici metnin içinde yaptığınız hoş ve tuhaf yolculukta Zaman’ı, Mekân’ı ve Uzam’ı yakalamanızın tek faili olmayı da peşinen kabul ediyor; bekliyoruz…
(Tanıtım Bülteninden)