“İnsanın en becerikli olduğu alan, kendini ikna etmesidir işte. Annemi hıçkırıklar, kendimi de uçuşan sorular içinde bırakıp, içi boş bir elbise gibi gidip yatağa uzandım. Havadaki tehlike kokusunu sonuna kadar alıyordum. Ama uyursam, yarın olursa, güneş doğarsa, hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edebilirim sanıyordum.”
Ortak hiçbir anıya sahip olmadığı babasının yokluğuyla her gün sınanan Bedo için hayat, cevapları sürekli ertelenen bir sorular zinciri; parçaları özenle gizlenmiş, çok gölgeli bir yapboz. Kafasında dönenen sorularınsa sonu yok. Bedo’nun hayatı boşluklarla ve bu boşluklara dair sorularla epeydir delik deşik. Cevaplarsa ne ailesinden gelecek gibi, ne de okuduğu kitaplardan. Ancak bu sessizlik oyununda, umulmadık bir perde daha var. Anlayacağınız, mevzu derin.
Ahmet Büke’nin duru kalemi, bu kez İzmir’den, Varyant’ın tepelerinden bir gencin sesini taşıyor. Büke’nin yakın dönemde ON8 Blog’daki tefrikasıyla hayat verdiği Bedo, artık bir romanın başkahramanı. Bir yanda susturulmaya, zayıf düşürülmeye, yok edilmeye çalışılmış nesiller; diğer yanda bu nesillerin kapanmamış yaralarının izinde ve kendi var oluş mücadeleleri içinde yarınlarına bir yön çizmeye çalışan Bedo gibi gençler... İkisi için de belki en zor soru, neye tutunacağını bilmek.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.