“Bir gün Matthew’u ve sınıf arkadaşlarını müzeye götürdüler.
Müzeye ilk gidişleriydi.
Gördükleri karşısında şaşırdılar.
Kral IV. Fare’nin komutan giysisiyle dev bir resmi vardı.
Onun yanında ise Matthew’un ağzını sulandıran bir peynir resmi…
Bir de havada uçan kanatlı fareler ile boynuzlu, iri kuyruklu fareler, dağlar, gürül gürül akan ırmaklar ve rüzgâra boyun eğen dallar…
Dünya bütünüyle burada, diye düşündü Matthew.”
Sanatın tanımı zor ama siz bir de Lionni’den dinleyin.
O, çocukların da sanata ihtiyaç duyduğunu biliyor, bize sanatı ve hayatımıza yansıyan tatlı etkilerini tüm yalınlığıyla anlatıyor.
Bu kez, ailesi doktor olmasını umarken gönlünü renklere kaptıran Matthew’un hikâyesi bekliyor okurları.
Küçük farenin ressam olma yolundaki kararlı adımları, bizim de yollarımızı aydınlatıp renklendirecek şüphesiz.
“Dünya bütünüyle burada.”
Tozlu tavan arasında yaşayan fare Matthew’ın ailesi doktor olmasını ister, o ise dünyayı görmeyi.
Bir gün arkadaşlarıyla müzeye gider.
Bu harika günün ardından kendisini bambaşka bir dünyanın içinde bulur.
Artık her şeyi farklı görür, rüyaları bile renklenmiş ve biçim değiştirmiştir.
Öyle mutludur ki! İşte şimdi dünya tam da fırçasının ucundadır.
(Tanıtım Bülteninden)