“Hayatımı imkânsızı anlamaya adadım.”
– Marie Curie
Sizce bilim tarihinde çığır açan dâhi biri nasıl anlatılmalı?
Onu, aldığı Nobel ödüllerinin içine mi sıkıştırmalı? Yoksa keşfettiği elementleri ve cinsiyetini, isminin önüne ekleyerek konuyu kapatmalı mı? Ya da topluma bilim yoluyla seslenmeyi tercih eden, kendi hayalleriyle insanlığın ortak çıkarlarını aynı paydada buluşturmayı amaç edinen, her şeyden önce insan odaklı olduğunu anlatmaya çalışan birinin toplumsal bakış açısını ön planda mı tutmalı?
Başarı, zekâ ve yetenek cinsiyetsizdir, ırksızdır, mezhepsizdir, dilsizdir, çok kültürlüdür. Bunu kabul ettirmek için onun verdiği mücadele, tüm insanlara örnek olmuştur.
Çünkü mücadelesi bireysel değil, evrenseldir.
Marie Curie… Hayatını hiç görmediği insanlar için feda eden bilim insanı. Marie, ne kadar başarılı olursa olsun her zaman her yerde cinsiyet ayrımı duvarı karşısına çıkıyordu. Kadın ve bilim sözcüklerini yan yana getiremeyen komiteler, Marie’yi oyun dışı bırakmaya çalışıyordu. “Nobel Ödüllü Bilim İnsanı” değil, “Ünlü Fizikçi” değil, “Kadın Kimyager” hiç değil!
Yaşamı gibi sade ve net. Şöhretten, unvandan, ödülden arındırılmış; bilime adanmış bir hayat…
(Tanıtım Bülteninden)