Nefes alan, nefes alınabilen, hayat veren…
Günlük gazetelere, haftalık ve aylık edebî dergilere en geniş şekilde ve kolaylıkla erişilebilen, doya doya okunabilen…
Müzik de dinlenilebilen, özel olarak ayrılmış alanlarda iki veya daha çok kişiyle ders de çalışılabilen, ileri çalışmalar için hazırlık da yapılabilen…
Film izlenilebilen, konferans dinlenilebilen, yazar-okur buluşmaları ile imza günleri düzenlenebilen…
Resim, ahşap işleri, el işleri gibi sanat ve beceri odaklı ürünlerin sergilenmesine ve ilgililerle buluşmasına fırsat veren…
Kısacası, kelimenin tam anlamıyla hizmet verdiği insanlar gibi “yaşayan” ve içerisinde yaşanılan, “okul-iş-ev” üçgeninin yanında “üçüncü mekân” olarak, bireylerin hayatının tam merkezinde yer alan toplumsal yaşam alanlarıdır Yaşayan Kütüphaneler.
…
Elinizdeki kitap, esas itibariyle, Türkiye’deki kütüphaneler ve bu kütüphanelerde sunulmakta olan bilgi hizmetlerinin durumu ve kütüphaneler konusunda ülkemizin genel manzarasından hareketle, bir model olarak “Yaşayan Kütüphaneler”i önermekte ve bilhassa halk kütüphaneleri odağında böyle bir modelin kültürel kalkınma bağlamındaki yaşamsal önemine işaret etmektedir.
Yaşayan Kütüphane kavram ve olgusuna ana hatlarıyla değinilen kitap, yukarıda bahsi geçen konulara -bilimsel bir dil kullanmaksızın- küçük dokunuşlar yapan denemelerden oluşmaktadır.
‘Kitap’, ‘bilgi’, ‘okuma alışkanlığı’, ‘kütüphane’ ve bu olgulara dair kültürlerin (okuma kültürü, kütüphane kültürü vs.) oluşmasının gerekliliği hakkında Erol Yılmaz tarafından kaleme alınan bu yazılar, okuyanların zihninde çağrışımlar yaparak ve küçük soru işaretleri oluşturarak, sivil toplum (halk) ve siyasal toplum (devlet) nezdinde farkındalık seviyesini yükseltmeyi amaçlamaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)