Geniş ve uzun sahillerinde gezip, dalgaları izlerken huzurun sesini duyacaksınız. Çeşit çeşit meyve ağaçların arasında dolaşırken rastlayacağınız küçük dostlarımızla da sıkılmayacak, kendinizi masalsı ortamlarda bulacaksınız. Çünkü iki bin beş yüz yıllık geçmişi, tarihî yapıları ile küçük bir şehirden ötedir Akçakoca. İlk adını, bembeyaz dalgaları ile gün ışığında parlayan kayalarından alan Dia; bugün, fındık dalları ve çınar ağaçları ile yemyeşildir. Akçakoca, tarihe not düşen mazisi, varlığına değer katan masmavi deniziyle ön plana çıkmış, denizden doğup denizde batan güneşiyle Karadeniz'in incisi olmuştur. Dünya'da yaşanan bütün savaşlar, özünde güzel bir yemek yemek için çıkmıştır. Akçakoca’da kayda değer savaş olmuş mu bilmiyorum ama, deniz manzarası eşliğinde, lezzetli mutfağından çıkan balık çeşitlerini tatmak için gelen misafirlerin sayısı, Malazgirt'te savaşan Alparslan'ın askerlerinden kat kat fazladır.
Koç Baba'dan Ahmet Dede'ye, Turizm Derneği'nden, Bülent Ecevit'in köşe yazılarına, inci gibi kumsallarından fındık ticaretine kadar büyük hikâyeleri okudukça, siz de küçük gibi görünen bu şirin sayfiye kasabasına âşık olacaksınız ve AŞKÇAKOCA olarak anacaksınız.
Okudukça tanıyacağınız ve tanıdıkça seveceğiniz Karadeniz Bölgesi'nin cennet köşelerinden biri olan Akçakoca’ya şimdiden hoş geldiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.