“Arazi kavgaları çıkardı ama mühim olan bir şey yoktu. Yalnız Türkler, Kürtleri bir şeye saymıyorlar. Kürtlerin lafı geçince ‘sözüm yabana Kürtler’ denirdi, bir topluma gidince Kürtler çok olunca ‘Bunları hep niye getirdiniz, Kürdü köpeği toplayıp getirmişsiniz,’ denirdi.” Kulu’nun yaşlılarından birinin anlatımı Kürtleri “Doğulu” diye tanımlamak, onları Doğu ve Güneydoğu’da konumlandırmak, zihinlerde adeta otomatikleşmiş bir varsayım.
Başta İstanbul, büyük şehirlerdeki varlıkları da hep hatırlatılıyor.
Hayret dolu “Konya’da Kürt mü var?” sorusu, Orta Anadolu taşrasındaki Kürt nüfusuna dair bilgisizliğin günlük dildeki ifadesi. Oysa Ankara, Konya, Kırşehir, Çankırı, Aksaray, Yozgat, Çorum, Amasya, Niğde ve Tokat’ın kimi ilçelerinde, kimisi 15. yüzyıla kadar uzanan zamanlardan beri yerleşikleşmiş Kürt toplulukları yaşıyor. Hacı Çevik “Konya’da Kürt mü Var?”da kademe kademe göçlerle oluşan Orta Anadolu Kürt topluluklarının toplumsal şekillenme sürecini ele aldıktan sonra, başka bir göç dalgasına eğiliyor:
Avrupa’ya göç ve bunun siyasal etkilerine bakıyor. Cihanbeyli ve Kulu havalisinden Almanya ve İsveç’e göç eden Kürt toplulukları, memleketlerinde Kürt kimliği etrafındaki siyasallaşmayı nasıl etkilediler? Bu kimlik mücadelesi etrafında kurulan siyasi partilerin etkisi neydi?
Ve Kürt kimliğini sahiplenmeye dönük seferberlik, toplumsal ve siyasal hayatı, farklı topluluklar arası ilişkileri nasıl etkiledi? Gözden uzak bir “yurt gerçeği” hakkında, incelikli bir analiz...
(Tanıtım Bülteninden)