Rosa, kendi dünyasında güçlü olmak zorundaydı. Bulunduğu ortam zayıflığa asla izin vermiyordu. En ufak bir zaafta rakipleri veya her nereden geldiğini bilmediği kişiler, akbabalar gibi başına üşüşüyor, onu oracıkta bitirmeye çabalıyordu.
Hayatında kanı temsilen kırmızı ve karanlık dünyayısını temsil eden siyahtan başka rengi olmayan Rosa’nın her günü zor ve çetrefilli olaylarla geçiyordu. Çözdüğü her problemin sonrasında yeni problemler ortaya çıkıyordu.
Rosa’nın hayatında aşk, sevgi, aileye yer yoktu. O da bunların olmasını istemiyordu fakat o nihayetinde bir insandı. Bu kaçtıkları her şey onun peşinden geliyordu. Yoksa uzak durdukları onu kovalıyor, yakalamak için can mı atıyordu?
Rosa serseri olmasına rağmen merhametliydi. Hiç sevmediği anne-babası bile onu acıma duygusundan uzak tutamamıştı. Merhamet Rosa’yı ya yok oluşa ya da kurtuluşa götürecekti.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.