Serra Menekay’ın yeni kitabı Eylül ayında raflardaki yerini alıyor. “KIVILCIMDAN ALEVE, Ege’deki Kuvayı Milliye” adındaki kitabın sunuşunda Menekay okurlarına şöyle sesleniyor:
“Bu kitapta bundan tam bir asır önce Ege’nin dağlarında halkın yaktığı Kuvayı Milliye kıvılcımının nasıl aleve dönüştüğünü okuyacaksınız. Tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşmesi beklenen bir
işgalin, nasıl emperyalizme karşı başarılan ilk ve tek Kurtuluş Savaşı’na yol açtığını göreceksiniz. Bu kitapta kurgulanmış karakterler, kahramanlar ya da olaylar yok. Çünkü, bu ülkenin verdiği Kurtuluş Savaşı’nda kurgu karakterlere ve kahramanlara ihtiyaç yok. Gerçek kişiler kahramanlaşmış ve üzerlerine düşen görevi yapmış, bulundukları koşullar içinde yazılabilecek en iyi öyküyü yazmışlar. Üstelik bu öykünün, benim tüm kitaplarımı bitirmeyi seçtiğim gibi, mutlu sonla bitmesini sağlamışlar. Destan olmuş kısacası o günlerde yaşananlar. Yeterince bilmediğimiz, merak ettiğimiz ama okumaya öğrenmeye bir türlü zaman bulamadığımız, üşendiğimiz veya okumasını sıkıcı bulduğumuz ya da yeteri kadar eğlenceli bulmadığımız bir destan. Başka türlü yazılsaydı okuyup anlardık dediğimiz türden bir tarih sayfası.”
Menekay, Kıvılcımdan Aleve adlı yeni kitabında Ödemiş’i merkeze alarak Ege’deki Kuvayı Milliye direnişini, Kurtuluş Savaşı’nı ve Ege’nin kahramanlarını romancı kimliğinden kopup gelen akıcı diliyle anlatıyor. Kitabın Kuvayı Milliye’nin kuruluşununyüzüncü yılına denk gelmesi de çok anlamlı. Menekay’ın eserlerini takip edenler bunun bir tesadüf olmadığını da bileceklerdir, yazarın dördüncü kitabı “Şefika”nın zamanlaması da benzer bir tarih bilinciyle seçilmişti.
Kitabın önsözünü, kaynakçada da eserlerine çokça yer verilen değerli yazar Alev Coşkun yazmış. Coşkun “Serra Menekay, 'Kıvılcımdan Aleve' adını taşıyan bu yapıtıyla Ege’deki Kuvayı Milliye’nin gerçek öyküsünü anlatıyor. Bu yapıtını hazırlarken, Ege bölgesindeki Kuvayı Milliye konusunda yazılan bütün kitapları incelemiş, hepsinden alıntılar yapıyor.” diyor.
Gerçekten de Kıvılcımdan Aleve zengin bir kaynakçaya sahip. Kitap, Menekay’ın diğer eserlerinde de gördüğümüz gibi iyi bir araştırma, özümseme ve aktarım örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda kitap araştırmacı okurlara yeni kapılar da aralıyor, meraklısına ayrıntılı bilgilere erişim adreslerini de sunuyor. Bu özellikleri Menekay’ın diğer kitaplarında yazdığı her dönem için bulmak mümkün. Ancak bu kitap Menekay’ın diğer eserlerinden farklı olarak bir roman değil. Öte yandan bir roman akıcılığına sahip olacak biçimde dizilmiş gerçek olay örgülerinden oluşuyor. Bundan tam yüz yıl önce, çok ağır koşullarda ortaya konan direnişin günümüz aydınına vermesi gereken bilgi ve bilinci ortaya koyan kitabın arka kapağında sanatçı Pınar Ayhan ve yazar Metin Aydoğan’ın cümlelerini okuyoruz.
Kitap hakkında şöyle demişler:
Metin Aydoğan: “Ege direnişi, halk söylencelerine konu olacak kahramanlıklarla doludur. İlkkurşun Savaşı, Demirci Akıncıları, Kırımlı Ayşe Çavuş, Gördesli Makbule, Yörük Ali Efe… her biri yurt sevgisiyle yoğrulmuş fedakârlığın destansı kişilikleridir. Türk yurdunun üstünde parlayan ancak genç kuşaklarınca görülemeyen yıldızlardır. Serra Menekay, bu yıldızları yeryüzüne indiriyor ve bugünün şarlatanlıkları içinde kendine yol arayanlara; 'Alın, örnek alın. Yurt sevgisi nasıl olurmuş
görün, adımınızı ona göre atın.' diyor; herkese yol gösteriyor. Sağ ol Serra, kalemin her zaman güçlü, yurt sevgin her zaman ödünsüz olsun.”
Pınar Ayhan: “Serra Menekay, yakın tarihimizin hepsi birer efsaneye dönüşmüş kahramanlarını
zarif, ince edipliği ve hem coşkulu hem heyecan verici araştırmacılığı ile adeta ellerinden tutup, zaman perdesini yırtarak bugüne getiriyor. Millî Mücadele yıllarının, birbirinden çok farklı hayatlar yaşayan ama tek ülküde kenetlenen efelerinin, bürokratlarının, din adamlarının, esnafının, kadınlarının Ege’de verdikleri özgürlük savaşını anlatırken bizlere diyor ki; 'Bir Mustafa Kemâl olamayabilirsiniz; ama bir Mustafa Bengisu, bir İbrahim E