Necdet Özkaya,
Gerçek hayatta yaşananlar mı daha acımasız ve kötücüldür ya da romanlarda anlatılan hayatlarda yaşanan olaylar mı? Sorusunu bağımsızca okunabilen, birbirini izlemeyen Seküler Tragedya Üçlüsü adlı romanlarında yanıtlıyor.
Giden ve geri gelmeyeceği sanılan birisinin, beklenmeyen bir zamanda, geri döndüğü ilk anlarda yaptıklarıyla birçok hayatı sarstığını, değiştirdiğini hatta dönüştürdüğünü Ferit Keskan, iki cinayet daha işleyip cesetlerden birisini bir daha bulunmamak üzere derin bir çukura gömdüğünde, kendi yazgısını hiç beklemediği yollara savurduğunu ve değiştirdiğini de ne yazık ki bilmiyordu.
Kim katlanabilir zamanın kırbaçlarına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
Sevgisinin rezil edilmesine,
Yasaların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar hızlı yürümesine…
Kötünün kötü, sahtekarın sahtekar, katilin katil, hırsızın hırsız, sapığın sapık olarak hayatını sürdüreceğine inanmak çok kolay benimsenebilecek bir inanç olsa da aslında gerçekte ve çok büyük bir oranda gerçekleşen durum da buydu; bir kez yapan, aynı davranışları bir kez hatta bir çok kez daha, edindiği alışkanlıkla ve kolaylıkla yenileyebiliyordu.
En karmaşık kurgularla, inanılmaz olaylar içerecek şekilde yazılmış öykülerin, hikayelerin, anıların, romanların, gerçek yaşam kesitlerini yazan gazetelerin üçüncü sayfalarında yazılan gerçek hayatların yanında basit, masum, hafif ve çocukça kalabildiğini söyleyen herhangi birisine, kim, ne diyebilir ki!
(Tanıtım Bülteninden)