Resul, ihtiyara olan ilgisini kaybediyor artık, başını kaldırıp ırmağa bakıyor. Bir yılan gibi kıvrılıp gelen, her dilden hikâyelerle beslenip toprağın kuruyan yüzeyinde bir dilek ağacı gibi uzanan, tüm iyilerin ve kötülerin tek muradı olan Dicle’nin sesi ihtiyarın sesini bastırıyor. Yüce anlatıcının, kaynağında hırçın olan ve yol aldıkça yorgun bir dervişe dönüşen Dicle’nin, sesi bir ezgi gibi içine doluyor Resul’ün. Bu yüzden Bağdat’a kızgın değil Resul, ihtiyara da öyle, Nesimi’yi zindanlarında bir yıl boyunca tutmuş olsa da bu kadim şehri ve Zühre’yi alevlerde yaratıp sonra da asasıyla yok eden ihtiyarı affedip ayrılıyor ordan.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.