Ölünce nereye gömülmek istersin diye sorsalar, şöyle derdim soranlara; “Yolları, sert kayalarla döşenmiş Levissi`nin, şu yaşlı basamaklarından çıkıp, Taksiarhis Kilisesinin yanından geçip, Levissi`nin en tepelerinde bir evde yaşasaydınız eğer, bu soruyu da sormazdınız.”
Keşke, beni tepelerden ovayı kuş bakışı gören yaşlı bir Rum evinin bahçesine ve bir kuytuluğa gömseler, kesinlikle sesimi çıkarmazdım. Çam ağaçlarının gölgesinde sessizce yatarken, bir ala karga gelse, bir meşe palamudu gömse başucuma ve unutsa. Ah, keşke unutsa diye dua ederdim.
Onlar ki, yan yana taş evlerde yaşayan iki toplumun tütün kokulu insanları. Onlar ki, her bayramda Türk komşularını ilk kutlayanlar. Aynı coğrafyayı paylaşan ama birbirlerine kız veremeyen toplumun acılı insanları. Keşke gitmeyin, kalın diyebilseydik. Keşke durun daha sizinle bayramlaşma kahvesinde, çay içeceğiz diyebilseydik.
Yıllar önce mitolojik bir macera ve aşk romanı yazma sevdası ile, şiirlerimi toplayacağım kitabımı yazma seyahatinde bir türbülansa tutuldum. O dört, beş yıllık sürede ortaya dökülen satırlar bunlar. Yeniden, eski gençlik ve çocukluk yıllarımın hayaline yumuşak bir düşüş yaşadım. Bu sürede anladım ki, "Bazı hayatlar, görünmez bir bağ ile birbirine bağlıdır.”
Metehan Akıncı
Kaya Köy’ün Öykücüsü, bu kitap ile uzun yıllar süren uykusundan uyanıyor. O, bu toprakları yaklaşık bir yüzyıl önce terke zorlanmış bir halkın, Levissi halkının sözcüsü. Onun anlattıkları, bu topraklara günümüzden 8 bin yıl önce yerleşmiş Luvi halkının, Işık İnsanlarının bu topraklarda hiçbir zaman silinmeyecek izler bırakmış olduklarının bir ifadesi. Kitapta Kaya Köy’ün acıklı ve mahzun hikâyesinin yanı sıra, 78 Kuşağının hikâyesini de okuyoruz. 78 Kuşağının güçlü bir temsilcisi olan Kaya Köyün Öykücüsü Metehan Akıncı, akıcı bir üslup ile, artık unutulmaya yüz tutmuş bir döneme, babalarımızın zamanına bizleri götürüyor. Bir hikâye kitabı olmasına rağmen, elinize aldığınızda bırakamayacağınız, bir solukta okuyacağınız sürükleyicilikle bir kitapla karşılaşacağınızı garanti ederim. Yeni eserlerini heyecanla bekliyoruz üstat.
Cihangir Gener
(Tanıtım Bülteninden)