Sakın korkma mira! Dünya kötü diye korkma... Hangi aşk korkuya yenildi ki... Hangi tarih yazdı şu korkunun insanı yendiğini... Hem korkmak korkakların iradesi... Biz cesaret yağmuruyla ıslanıp ömür caddesinden geçtik. Gülümseyen insanların yüzündeki çiçekleri toplarız belki... Belki de bilmediğimiz coğrafyalara adımızı verip yeni bir nesil inşaa ederiz. Özlemleri terkeden insanların kavuşmalarını seyrederiz. Hadi kalk mira! Kalbinin bavulunu hazırla... At içine cennet gibi duygularını... Yola düşelim aşk umudunun gemisiyle. Sevda kıyılarına varıp bir oluruz... Bazen sen kokarız, bazen de ben kokarız... Korkma sakın mira! Sakın korkma mira! Gökyüzü her zaman mavi renkte oldukça, Güneş gökyüzüne aşkını haykırdıkça; Sol yanım mira adının köprüsünden geçtikçe sakın korkma mira! Bana bakıp; "Sen de benim Miram'sın. Biz de seninle buralardan gideceğiz kendi şiirimizi yazacağız tüm dillerde " dedi. Ah neler neler vermezdim o gecenin bir saniyesi için. Belki tüm diller de kendi şiirimizi yazamadık ama Yaser ve Elda'yı tüm çağlara anlatıp durduk. Canımı acıtan tüm bu olaylar bütün dünyaya bir dürbün oldu. Bosna savaşının gizlenmiş gerçeklerini bir bir su yüzüne çıkardı. "KANAYAN BİR LALE"nin yüreğimize saplanan kırmızı dalları elimizde kaldı.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.