Heykeller… nereye doğru yol aldığı belli olmayan insanlık tarihinin en ‘canlı` tanığı. Her defasında daha gürültülü, daha gösterişli bir başka yalana ihtiyaç duymayan tek tanık… Kırılan, yok edilen, etrafa dağılan paramparça halleriyle… Hem trajik, hem komik!”
n
Bir yanda, &`;Heykeli dikilecek adam!” yüceltisine konusu olanlar... Kadın heykelleri, zaten pek nadir! Diğer yanda, nefretin hedefi olarheykeller heykellerden çıkartılan hınçlar… Ve &`;Heykeli dikilecek adam” sayılmaktan &`;Yıkın bu heykeli!” hıncının hedefi olmaya doğru, şaşırtıcı geçişler.
n
Belma Akçura, heykellerin başlarına gelenleri anlatıyor. Dışkıdan yapılan heykel, devrilip kafası ezilen, bombalanan, ipe dolanıp yerlerde sürüklenen, boynuna ilmek geçirilip köprüden sallandırılan, mohikan kesimi saç eklenen heykeller… &`;Put kırma” gerekçesinin, insanlık tarihine karşı kıyıcılığa dönüştüğü durumlar…
n
Türkiye`de heykellerle ilişkimizin nasıl &`;sorunlu” olduğunu da gösteriyor kitap. Heykel kaldırma gerekçeleri, adeta başlı başına bir mizah dalı. Heykel tutuklama vakası, törenle heykel gömme vakası… ve tabii, heykelde &`;müstechenlik” keşfetme takıntısı…
n
Heykeller üzerinden, toplumların kendileriyle ve bellekleriyle sınavına dair acı hikâyeler…
n
n
(Tanıtım Bülteninden)
n