Kadının kurtuluşu adına elimizde nasıl bir stratejiler bütünü, ne tip deneyimler vardır? Aydınlanma ile açılan büyük tarihsel dönemeç kadınlara neler vadetmiştir? Önceki yüzyılda Avrupa devrimlerle çalkalanırken, hak taleplerinden özgürlük arayışlarına kadınlar hangi konumda yer almıştır? Bu tabloda Paris’in komünar kadınları ne tip çözümler üretmiştir? 20. yüzyıla damgasını vuran “reel sosyalizm” deneyimleri, “kadının kurtuluşu” başlığında, ne tür vaatler, mevziler ve hayal kırıklıkları ile ayrıştırılabilir? Tüm bu tarihsel izlek ile günümüzün komünalist yaklaşımları, müşterekler perspektifi ve “feminist grev” gibi örnekleri nasıl ilişkilendirilebilir?
Ebru Pektaş, Kadın Kurtuluş Hareketi’nde bu gibi soruların ışığında, kadınların ezilmişliği ve baskının nedenleri hakkında süren uçsuz bucaksız kuramsal arayışların dışına çıkarak “kurtuluş fikri”ni dünyevi ve gündelik olanla, somut ve yaşamsal konularla ilişkilendiriyor. Kadın ütopyalarından burjuva devrimlerine, Komün deneyiminden “reel sosyalizm” pratiklerine ve nihayet günümüzün komünalist reçetelerine uzanan bir hatta “kadının devrime hükmetmesi”nin yollarını araştırıyor.
“Bu kitapta temel tez olarak ‘hâlâ’, kadının kurtuluşunun ön koşulunun sosyalizm olduğunu savunuyorum. Ancak bu ön koşulun, kadın mücadelesine içerilmesi gereken bir ‘iktidar perspektifi’ ile birlikte düşünülmesi zorunludur. Zira sosyalizm ön koşulunu, tüm mahiyeti ile gerçek kılacak şey, ‘kadının devrime hükmetmesi’dir.”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.