Benim için her şey bir perdeyi ya da bir gölgeyi kaldırmak gerektiğini düşünerek başladı. Bu topraklarda yedi tepeli kentin gölgesi ihtişam olup tüm kentlerin üzerine düşer. Bana göre ise -tek şehir deyip kimseleri üzmek istemem ancak- İzmir kesin bir istisnadır ve ihtişamı yüzünden haklı olarak Akdeniz’in yıldızı olarak anılır. Çünkü İzmir Ege’nin kıyısında konumu, toplumsal yapısı, kültürel derinliği vb. açılardan tektir; insanlarıyla ve mimarisiyle ışık saçan bir özgün mozaik gibidir.
Bu kent bir asır önce nasıl bir yerdi ve kimlere ev sahipliği yapmıştı? 1922’de meydana gelen Büyük Yangın’dan sonra neleri kaybetti ve nasıl gelişti? Metinde bu soruların cevabına mimari yoluyla ulaşmak istenilmiştir: hem İzmir’de hem de Kula’da.
Kitabın okunması bitmeden elinizden düşmemesi dileğiyle...
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.