İstiklâl Marşı bizim için bir nostalji, bir hatıra değil. Bizi yaşatan, bizimle yaşayan, bizimle dalgalanan bir bayrak. Bu bayrağı bu millet oluşturdu, Mehmet Âkif dile ve kaleme getirdi. Aslında bu aziz marş, ancak o güzel şaire nasip olabilirdi ve öyle de oldu.
Olan ve bitmeyen bir süreci halen yaşıyoruz. Bizim için bitmeyen ve bitmeyecek olan, marşın yücelttiği ruh, ruhun yücelttiği marştır.
İç ve dış, açık ve gizli bütün düşmanlara karşı göğsümüzdeki siperdir o. Hakkın sesi, milletin özgürlüğüdür.
Bütün iyi ve kıymetli hadiselerin bir süreci olduğu gibi istiklâlimizin ve marşımızın da bir süreci oldu. Gün gün, adım adım, şehir şehir, kalp kalp, mısra mısra dokundu ve hep bir yürekten okundu o marş. Bugün de böyle okunuyor.
Mustafa Özçelik, marşımızın tarihçesini, anlamını ve yorumunu rahatça anlaşılacak bir şekilde kaleme aldı. O günü bugüne taşıdı. O zamanı bu zamanda yaşattı. O günlere gittik, bugünleri de anladık.
Ayrıntıda boğulmadan hem marşı hem o günleri hem de bu kutlu marşın şairi Mehmet Âkif’i adeta bir tablo gibi getirdi, sundu bize.
Bugünleri yaşamak o günü, yarınları görebilmek için o günü, özgür kalabilmek için o günü belki de hiç unutmamalıyız.
Tarihçesi, anlamı ve yorumuyla İstiklâl Marşımızı anlatan ve bizleri çepeçevre kuşatan bir kitapla karşı karşıyayız.
(Tanıtım Bülteninden)