“Bakımsız bırakılan bahçede biten ayrık otları, bahçedeki tüm suyu ve toprağı bir asalak gibi emerek bahçenin tamamını ele geçiriyor. İyinin yeşermesine artık imkân yok!!!”
Yalın ve apaçık bir anlatım; neredeyse duygusuz bir ana karakterin ağzından, duygusuz bir dünyanın net tahlilleri... Bu karakter, günlük hayatın teknik detayları içerisinde boğulurken ve teknolojik gelişimin karşılaştırmaları arasında içinde bulunduğu dünyanın izahını yaparken bile niceliksel bir yığına tutulmuşçasına ruhsuzluğunu gösteriyor...
Yakın gelecekte bir yabancılaşmayı gözler önüne seren İlker Kılıç, toplum içindeki ayrık otlarının temizlenmesi yönünde bir projenin hayata geçişini okuyucuya sunuyor. Artık nüfus fazlasıyla fazla geliyor dünyaya; iyi bir şey olarak öldürmek, insanlığın iyiliği için öldürmek fikri, insan zihninde kabul gören bir faaliyet halini alıyor.
Yakın ya da uzak bir gelecek bu; ama çok da bilinmedik, uzak bir dünya değil. İçimizde konuşan o toplumcu diktatörü azıcık dinlesek bu denli fikirlerle karşımıza çıkacağı bir gerçek. Toplumiçi ve toplumdışı ölçekler belirleyip, toplumun “hijyeni” için insancıl kıyımlara giriştiğimiz “düşünce alıştırmaları” yaptığımızı inkar mı edeceğiz yani? Hayallerimiz çiçek böcek mi her daim... Evet, kabul edelim; her hayal, keskin hamlelerle doludur özünde ve katliamı çağrıştırır.
Ömer Alkan
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.