Dinin temelindeki bilimsel gerçekler nelerdir?..
Din niçin gelmiştir?..
Ölümötesine niçin inanmak zorundayız?..
İnsan denilen varlık nedir?..
Nasıl oluşmuştur?..
Hangi tesirlerin hükmü altındadır?..
Neleri meydana getirebilme özelliklerine sahiptir?..
Dinle emrolunan bir kısım fiillerin ardındaki gerçekler nelerdir?..
Evet, bunlar gibi nice soruların cevaplarını açıklamak gayesiyle hazırlanmış bir kitaptır elinizdeki.
Evren -insan - Ölümötesi yaşam!..
İnsan nereden geldi. Neden geldi. Nasıl geldi. Nereye gidiyor?..
İnsan denilen varlığın sahip olduğu eşsiz hazine BEYİN!.. Beyne verilmiş hayalimizden bile geçirmediğimiz sayısız özellikler!..
Bugüne kadar, gerek okuma, gerekse dinleme yoluyla edindiğiniz bilgilerden çok çok değişik bakış açılarını sizlere bu kitap ile ulaştırmaya çalışacağız.
Esasen bu kitap iki ana bakış açısını izâh etmektedir:
A) ZAHİR yönüylü, dinin dayandığı gerçekler.
B) BATIN yönüyle dinin insana idrâk ettirmek istediği, HAKİKATI.
* * *
Büyük bir kısmıyla 1984 yılı içinde banda alınan sohbetlerimizin çözümüyle oluşan bu kitabın, konuları itibariyle düzeyini oldukça yüksek tutmak mecburiyetinde kaldık. Belki bazı bölümlerini bir kaç defa okumak gerekecek mevzûa adapte olabilmek için. Zirâ genelde hakkında pek az konuşulan konular bunlar. Düşünen, düşünmek isteyen beyinlere hitabetmek üzere hazırladık!..
Taklid yoluyla meseleyi kabul edip, o kadarıyla yetinmek isteyenlere söyleyecek hiç bir sözümüz yok!.. Seslenişimiz TAHKİK ehlinedir!..
«İnsanın şerefi aklıyladır», hükmünce, akıl sahiplerine hitabetmeye çalışıyoruz.
* * *
23 senelik maddî - manevî araştırmalarımızın neticesinde Cenâb-ı Hakk'ın lûtfetmiş olduğu ilmi sizlere takdim ediyoruz. Bu çalışmalarımızın zâhir yönü itibariyle derinliklerinde öncelikle başta kütübü sitte diye bilinen hâdis kitapları ile, bunların dışındaki bir kısım hâdis külliyâtları; ileri gelen tasavvuf büyüklerinin görüşleri, temel teşkil etmektedir. Bâtını itibariyle ise Cenâb-ı Hakk'ın indinden ihsan ettiği kadarıyla bir ilim; müşahede, sayısız mânâlar.
Kul kusursuz olmaz, hükmünce yanılmış olduğumuz hususlar olabilir. Ama şurası kesinlikle bilinmelidir ki, yapılmış olan bütün çalışma, günümüz ilminde de yararlanılarak, Hazreti Rasûlullah Aleyhis selâmın işaret ettiği, açıkladığı gerçekleri anlama gâyesine oturmuştur. Şayet siz, bizim anlattığımızı bir âyet ve hâdise ters düşüyor şeklinde anlarsanız, hemen sözümüzü bir yana bırakın ve o âyet veya hâdîs ile amel edin. Zirâ, kim olursak olalım, istisnasız hepimiz sadece Allâh Resûlüne tâbi olmak ile mükellefiz!.. Ölümötesi yaşamda bundan sorulacağız.
* * *
Şunu da ilâve edelim ki.
Astrolojinin din içindeki yeri, KADER konusuyla yakın alâkası dolayısı ile bu hususlara oldukça önemli yer verdik.
Astroloji, insanın yapısını tanıması için günümüzde oldukça önemlidir.
Geleceğe dönük hükümler çıkartmak, falcılıkta bulunmak yönüyle ise bâtıl!..
Zirâ bu hususta öylesine çok geniş kompozisyonlar söz konusudur ki, bilgisayarlarla bile işin içinden çıkmak mümkün değildir.
Gazalî Hazretlerinin «İhyâ-u Ulûmi'd Dîn» adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinenibni Abbas radiyallâhu anh'ın şöyle dediği yazılıdır:
- «O Allâh ki yedi semâ yaratmış, arz¦#39;dan da onların bir mislini; ARALARINDAN emir inip duruyor!.. (Talâk 12) Ayet-i Celîlesinin tefsirini yapacak olsam, beni taşa tutardınız. Bir başka nakilde de: Beni tekfir ederdiniz!..»
Gene aynı yerde Resûlü Ekrem'in çok yakınındakilerden biri olan Ebû Hureyre radiyallâhu anh şöyle dediği kayıtlıdır:
«Peygamber Efendimizden