Kendine ait bir evi ve arazisi olmayan Simon adında bir ayakkabıcı, karısı ve çocukları ile birlikte bir kulübede yaşıyor ve ayakkabıcılık yaparak geçimini sağlıyordu. Emek ucuz, ekmek ise pahalıydı; bütün kazandığını yiyeceğe harcıyordu.
“Ben de sana bunu anlatmaya çalışıyorum,” dedi Simon. “Tapınağa gittiğimde, onu tamamen çıplak ve neredeyse donmuş halde buldum. Çıplak oturulacak bir hava değildi. Beni ona Tanrı gönderdi, yoksa donarak ölecekti. Ne yapabilirdim? Başına neler geldiğini nereden bilebiliriz? Ben de onu aldım, giydirdim ve yanımda getirdim. Bu kadar kızma Matryona. Günah, unutma, hepimiz bir gün öleceğiz.”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.