Yabancı düşmanlığı, kendine düşmanlıktır. Kökenleri çocuklukta aranmalıdır. Yabancılara duyulan nefretin, daima, insanın kendisine karşı duyduğu nefretle bir ilişkisi vardır. Eğer insanların, başka insanlara neden acı çektirip, onları neden aşağıladıklarını anlamak istiyorsak, önce kendi içimizde yer alan, tiksindiğimiz şeylerle uğraşmalıyız. İçimizdeki bu parçayı, bize onu hatırlatan yabancıyı yok ederek susturmak isteriz. Ama, eğer insanın kendisine özgü olan ve birey oluşunu
belirleyen her şey yabancı kılınırsa, geriye, insanın gelişimini sağlayacak ne kalır?
Yabancı düşmanlığının ve neo-milliyetçiliğin hızla yeniden yükselmeye başladığı günümüzde Gruen, “üçüncü bir kulakla dinleyip anlayarak” ve Hitler ile diğer Nazi subaylarına ilişkin örnekler vererek, bizlere bu durumun nedenlerini anlama fırsatı sunuyor. İnsanlar, uygarlık ve kültürlerle, barbarlık ve vahşet arasındaki ince, ama bariz tabakanın yırtılıp yok olmasına neden bu kadar çabuk izin veriyor? Gruen, duygularımızın hiç bilmediğimiz, yabancı yönlerini keşfetmemizi sağlayarak, bireysel olarak insanlığın geleceğine katkıda bulunacak bir pozisyona gelmemiz için uğraşıyor.
“Arno Gruen’den, çığır açacak bir kitap daha.”
Die Presse
“İnce, ama ağır... Gizlisi saklısı olmayan, politik bir kitap... Her cümlede bir düşünce saklı, ama bu
düşünceler ifade edilirken tek bir sözcük bile fazladan kullanılmamış.”
Der Spiegel
“Eric Fromm’dan beri yazılmış en iyi sosyal-psikoloji incelemesi.”
Aargauer Zeitung
(Tanıtım Bülteninden)