İbn Haldun ve Mukaddime’ye ilişkin olarak söylenecek çok fazla söz ve yazılacak kütüphaneler dolusu kitap varken onu Cemil Meriç’in ifadesi ile yani “Anasız doğan çocuk: Mukaddime” cümlesi ile tanımlamak belki de en gerçekçi tanımlama olacaktır.
O yaşadığı dönem itibari ile devletin birçok kademesinde görev yapmış, ömrünün bir bölümünü saraylarda bir bölümünü ise zindanda geçiren ve anasız doğan bir yapıtın müellifi İbn Haldun. Ancak onun müthiş gözlem yeteneği ve hadiseleri her şeyden önce beyin süzgecinden geçirerek ele alması onu çağdaşı birçok yazardan ayıran en önemli özelliği olmuştur. Özellikle onun tarih anlatımındaki tavrı, anlattığı hadiselerin nedenlerini ve sonuçlarını değerlendirmesi onu insanların nazarında çok farklı bir yere getirmiştir. Kaldı ki onu henüz 19. Yüzyılda -Mukaddime’nin Batılı bilim adamları tarafından çevrilmesi ile- tanımış olmak her şeyden önce medeniyet ve ilim dünyası için büyük bir kayıptan ibarettir. Onun sadece tarihle sınırlı kalmayan ilmi, engin devlet tecrübesi ve öngörü kabiliyeti ile bundan yüzyıllar önce hazırlamış olduğu bu kitap, bugün dahi güncelliğini korumaktadır. Öyle ki özellikle Osmanlı devletinde İbn Haldun tanınmaya ve eserleri çevrilerek okunmaya başladıktan sonra Osmanlı devlet yetkilileri İbn Haldun ve fikirlerine büyük önem vermiş ve devletin çıkmaza girdiği dönemlerde onun görüşlerinden faydalanarak tıkanıklığı çözmeye çalışmışlardır.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.