Psikanaliz kendini psikoterapiden farklı olarak olarak tanımlama noktasına nasıl geldi? Irkçılık, homofobi, kadın düşmanlığı ve anti-semitizm, psikoterapi ve psikanalizin yaratılmasında nasıl bir araya geldiler? Psikanaliz psikoterapi midir? Psikanaliz bir "Yahudi bilimi" midir?
Psikanalizin ilerici ve hümanist kökenlerinden esinlenen Lewis Aron ve Karen Starr, Freud'un psikanalizin "halk için psikoterapi" olması gerektiğine yönelik çağrısının peşinden gidiyorlar. Psikanalizin kendisini her zaman nasıl bir "öteki"ne göre tanımladığına odaklanarak bir kültürel tarih sunuyorlar. Başlangıçta o öteki hipnoz ve telkindi; sonra psikoterapi oldu. Yazarlar, psikanaliz tarihinde yer etmiş, her biri hiyerarşik olarak tanımlanmış bir dizi ikili karşıtlığın izini sürüyorlar. Irkçılık, anti-semitizm, kadın düşmanlığı ve homofobinin yansımalarını takip ederek, psikanalizin, fallik erillik, içine girme, heteroseksüellik, özerklik ve kültürle bağlantı halinde, bağımlılık, dişil edilgenlik ve ilişkiselliği güçlendirdiği düşünülen telkin ve psikoterapiye karşıtlık üzerinden tanımlandığını gösteriyorlar. Aron ve Starr, Freud'un psikanalizi geniş ve esnek bir şekilde tanımlayan ilerici ufkuna dönüş yolunda öncülük ederek bu ikilikleri yapı-bozumuna uğratıp yeni bir çağ için onu yeniden canlandırıyorlar.
Halk İçin Psikoterapi, psikoterapistlerin, psikanalistlerin, klinik psikologların, psikiyatristlerin -ve onların danışanlarının- ve feminizm, kültürel çalışmalar, Yahudilik çalışmaları ile ilgilenenlerin okuması gereken bir kitap.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.