Ümit Kurt’un Önsözüyle
Murad Uçaner, elinizdeki kitapta, Antep’teki tarihi mekanların doğumundan günümüze kadar geçirmiş olduğu dönüşümleri, kendi dillerinden, onları konuşturarak anlatıyor. Bu mekânların kendi özel yaşanmışlıklarının serencamını aktararak, son yüz yıl içerisinde kentin dokusunun/kimliğinin nasıl değiştirildiğini gözler önüne seriyor; böylece oralarda tecrübe edilen toplumsal ilişkiler repertuarını ortaya koyuyor; Antep’in kimliğine, karakterine ve tarihsel konumuna ilişkin ilginç bilgiler sunmanın yanı sıra kentin tarihine alternatif bir yaklaşım da getiriyor.
Bu mekanları gezerken karşınıza bir zamanlar Adil Bey ile ayakkabıcı Zadik’in Arasa Meydanı’ndaki pazar yerinde tavla oynadıklarını; Kara Nazar Ağa Hanı’nın önüne iskemlesini atmış, tütününü tellendiren Nigoğos Ağa’yı; Atatürk Bulvarı’ndan defalarca geçen Müslüman ve Ermenileri; Balıklı Çarşısı’nda alışveriş yapanları; Boyacı Camii’nden Cuma namazından çıkanları; Kendirli Kilisesi’nde Pazar ayininden çıkıp Kırkayak Parkı’na doğru yürüyen, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş Ermeni aileleri; Amerikan Hastanesi’nin önünden eşeğinin sırtında geçen ve Merkezi Türkiye Koleji’ndeki dersine yetişmeye çalışan Alexan Bezciyan Hoca’yı; Aziz Meryem Ana Kilisesi’nin karşısındaki Kilikya Koleji’nin balkonundan Mardin Tepe’ye doğru seğirten Armenag Camicyan’ı; Suburcu’dan aşağıya doğru inerken Şeyh Fethullah Camii’nde abdest alanları gözünüzde canlandırabilirsiniz.
Uçaner’in tarihi bilgiyle edebiyatı ve hikaye anlatıcılığını çok iyi harmanlayan üslubu elinizdeki kitabı tadından yenmez bir metne dönüştürüyor. Unutmanın ve unutturmanın alışkanlık haline geldiği bu topraklarda hatırlamanın, hatırlatmanın ve hafızayı canlı tutmanın gündelik bir yaşam pratiği haline dönüşmesine önemli katkı sunacak bir çalışma bu.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.