Babası hep yaptığı gibi ayağını altına almış oturuyordu. Sabah kalktığından bu yana kim bilir kaçıncı sigarasını içmişti. Avurtları giderek daha da çöküyor, yüzüne limonun, yeşile çalan sarılığı yayılıyordu. Ona karşı ilk kez, yüreğinin derinliklerinden gelen, adını koyamadığı bir duygunun, sınırlarını zorladığını fark etti. Aslında bunun adı acımaktı. Yapmayı düşünmediği şeylere doğru itiyordu onu. Gidip yanına oturdu. Belli soluklanmalarla değişen yaşamının karanlıklarında, hala baba kızı paydaş kılacak bir arayış içindeydi. “Baba.” dedi. “Duydun değil mi? Puanlarım çok iyi. Bunlarla istediğim yere girerim ben.” Yine parmakları arasında tuttuğu sigaranın, ucu yassı ağızlığına bakıyordu. Derin bir nefes çekip, “Duydum kızım. Aferin sana.” dedi. Aklından neler geçtiğini ne hissettiğini anlamaya, onunla duygudaşlık kurmaya çabalıyordu Ömür. Elini babasının dizine koydu, başını başına yaklaştırıp kulağına fısıldar gibi konuştu.
“Baba, içini rahat tut, her şey iyi olacak.”
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.