“Gramsci’nin… felsefe, kültür-sanat-edebiyat ve siyaset arasında mükemmel bir köprü kurması ve bunları gerçekçi bir bütünsellik içinde bağdaştırması; determinist (belirlenimci), kaderci, pozitivist, kaba maddeci ve araçsal akılcı düşünme tarzına karşı, üstün bir eleştirel anlayışla karşı çıkması; anti-demokratik, otoriter, seçkinci, yukarıdancı (Jakoben ya da Sezarist) merkeziyetçi siyasal ve toplumsal oluşumlara karşı, bireye, öznelliğe, gerçek taban demokrasisine, özgürleştirmeye dayalı bir anlayışla teori ve pratikte yeni seçenekler sunması vurgulanmalıdır.”
Selahattin Yıldırım, Marksizme, sosyalizme ve özgürlükçü düşünceye katkısını bu sözlerle özetlediği Antonio Gramsci için bir tür okuma kılavuzu sunuyor. Akademisyenlere veya uzmanlarına değil, “sıradan” okura hitap ettiğini söyleyerek… Nitekim, sunduğu seçme-süzme alıntılarla bu büyük düşünürü keşfetmekte rehber işlevi görecek, “okur dostu” bir çalışma elinizdeki. Bununla beraber, hem birincil kaynaklardan hem “Gramsci ustalarından” faydalanarak, aşkla yazılmış olan kitabın, konunun özel meraklılarına da söyleyecekleri var. Yazar, Gramsci’nin düşünme ve yazma üslubunu özellikle önemsiyor. Onun, demokratik filozofluğuna dikkat çekiyor: “Son sözü söylemeyen, ucu açık, bitirilmemiş, diyaloğa ve yeni katkılara açık oluşuna… okur üzerinde bir egemenlik kurma girişiminde bulunmamasına”… Hegemonya, pasif devrim, tarihsel blok gibi birçok kavrama damgasını vurmuş, ideoloji, sivil toplum, aydınlar, kültür gibi birçok “kronik” meselede yeni ufuklar açmış bir düşünürle tanışmak, zaten tanıyanlar içinse, onunla sohbeti genişletmek için…
(Tanıtım Bülteninden)