Siz Onları Hiç Böyle Tanımadınız… Eserleri hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilen, ama edebiyat tarihinin ömür boyu çocuk edebiyatına mahkûm ettiği bu ünlü kişi bir gezgin mi yoksa çalışma odasının karanlıklarında oturup bilimsel eserler yazan bir bilim insanı mıydı? Yazdıkları kadar biyografisi de sırlarla dolu olan Jules Verne, kendi geleceği hakkında bile hiçbir tahminde bulunmazken nasıl olmuştu da insanoğlunun yüz yıl sonra gerçekleştirdiği teknolojileri önceden hayal edip yazabilmişti? O, bilim ve teknolojiye yol gösteren bir peygamber miydi? Bilim ve teknolojide meydana gelecek gelişmeler sadece ona mı gözükmekteydi? O, ne bir peygamber ne de hayalciydi. O, mantık sınırlarının ötesindeki masal fantazyalarını değil, yaşadığı çağın bilimsel ve teknolojik verileri temelinde, olası gelişmeleri tasarlayarak eserlerinde cisimleştirmiştir. İlk bilimsel bilimkurgu yazarı olma unvanını kazanan Jules Verne'in eserlerinin günümüzde de önemini koruyor olması; eserlerinin merkezine insan emeğini ve yaratıcılığını yerleştirerek insanoğlunun hedeflerini ve özlemlerini ortaya koymasındandır. Zamanda ve uzayda yolculuk eden, okurunu kahramanlarının peşinden sürüklerken ülkeleri öğreten, coğrafya ve fen bilimlerini sevdiren, bilimi şiirsel bir dille anlatan, tüm insanlığın özgürlüğü için savaşan bir kahramanın fırtınalar içindeki kalbini ortaya koyan bu kitapta onun bir değil tam üç hayatı birden yaşama mutluluğunu yakaladığı görülecektir: Birincisi, gerçekte yaşadığı hayat, ikincisi, çağdaşlarının onu tasavvur ettiği hayat, üçüncüsü ise hep özlemini duyduğu ve eserlerinde somutlaşan hayat… Jules Verne'i hiç böyle tanımamıştınız… ÖNSÖZ Bedeninle ya da düşünde, bir kez yola çıkmayagör! Dönüşün yoktur artık. Ve sana göre "gerçektir" yaşadıkların… İçindesindir çünkü yolculuğun ve yolcu değil, yol olursun anlattıklarınla… Düşlediğin ya da gördüğün her şey, bir parçandır senin. Bir yerlerde, mutlak, değişik yüzleriyle çıkarlar ortaya. Bazen bir roman ya da öykü kahramanı, bazen bir filmin en güzel karesi, bazen de kötü bir anı olarak çıkar gider senden ve senin değildir artık onlar… Seni aşar, hattâ yok ederler bazen. Çünkü okuyan, izleyen ya da dinleyenlerin "görmek isteği" bir gerçek olmuştur anlattıkların. Herkesin her öyküden kendine çıkarttığı mutlak bir pay vardır. O payını alır, özdeşleşir onunla, parçası olur… İşte, yazarlar içinde en şanslı grup da, gezginlerdir. Çağdaşları, zor kabullenir gezgini. Çünkü herkesin içinde, "çıkamadığı bir yolculuk" vardır. Ondandır, hem beğenir, hem yererler gezgini. Jules Verne'de olduğu gibi… Onun sınırsız düşlerine yetişemeyenler, ona acımasızca saldırmış, ancak sonuç alamamışlardır. Evreni biçimlendirme-den, sonsuza kadar gidecek düşleri kim hapsedebilirdi ki… İşte, o hep var ve ister harita üstünde, ister gerçek olsun yazdıkları, gezginlerin öncüsü hep yaşayacak… Çünkü, gezginin gerçeği yok. O, evrenin gerçeğini anlatmakla yükümlü kişidir. Unutmadan söylemeliyim. Jules Verne'i tanımadan yola çıkmak bir eksiklikmiş… Ben bu kitapta onu buldum. Teşekkürler Ardıhan Korkmaz
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 318
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Etkin Yayınları