Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımıölmedim genç olarak, ölmedim beni leylakbüklümlerinin içten ve dışardansarmaladığı günlerdebir zamandıheves ettim gölgemi enginde yatano berrak sayfada gezindirsem diyeölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydigenç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek içinhalbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazeretidemedim dilimin ucuna gelen her ne isevay ki gençtimölümle paslanmış buldum sesimi.
Hata yapmakfırsatını Adem'e veren sendinbilmedim onun talihinden ne kadar düştü banagençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımdagergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idihaykırınca çeviklik katardım gökyüzünebir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarakbulutu kapsayarak açmadan buluta içtekinitanıdım Ademoğlu kimin nesiymişter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.…Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılanartık bu yaşa erdirdin beni, anladımgençken almadın canımı, bilmedimdemek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmişçünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yerçiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymışinsanın insana raptolduğu cevher.
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbitaşınacak suyu göster, kırılacak odunukaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimdebileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemintütmesi gereken ocak nerde?İSMET ÖZEL, Münacaat.
(Tanıtım Bülteninden)
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.