Freya…
Sokaklarda yaşayan bir kadinin yasadişi nörolojik bir deneyden sonra bir kaplumbağa, kurt ve mona lisa ile aydinlanmasinin hikayesi…
Her karanlik gecenin mutlaka sabahi vardir. Ama yarin güneş, bu gece doğru karar verenlerin üzerine doğacaktir…
Elimi tutun… sizi aydinliğa götürmeye geldim.
H. Çağatay karabiyik
Freya’dan…
Bugün hamileliğimin 12. Ayi…
Buna şaşırmayın. Zaten hepimiz iki çağ arasında sıkışıp kalmış, sahip olduğu bilgiyle ne yapacağını bile bilmeyen doğamamış, kendini gerçekleştirememiş bir nesil değil miyiz?
Başımı aya sofya’ya çevirdiğimde çığlıklar duymaya başladım. Minareleri yavaş yavaş eriyen aya sofya’da çığlıklar giderek artmaya başlıyor, duvarlarındaki o tarih kokan işlemeleri sallanıyordu. Minareler eriyip bir kilise görünümüne dönen aya sofya’da haçlı seferleri’ndeki yağmalar canlanıyordu gözümde. (…) gökyüzünde İsa ve mona lisa tablosundaki kadın gülümseyerek aya sofya’yı izliyordu.
Mona lİsa’dan…
Bana ancak aydınlanmış bir kadın yardım edebilirdi. Seninle yollarımız kesiştiğine göre birlikte yürümemiz gereken bir yer olması gerekir.
Ve tanri’dan…
Ne hazindir iyiliği hırsla isteyenlerin sonu. Zira çok fazla da az gibidir siz insanlar için. Kim ki iyilik olarak gördüğü bir şeyi katıksız bir hırsla isterse o, kendi kendine aklını bağlar da avuçlarında bir tomar kötülükten başka bir şey bulamaz. Bana da katıksız bir hırsla ve düşüncesizce tapar, aklınızı unutursanız yine elinizde ne benden ne de imanınızdan bir kırıntı kalır.
Tanrı’dan çok tanrıcılığınız yüzünden bana değil, ibadethanelerinize taptınız. Erdem için değil, ait olduğunuz inancın toplumunda güç elde etmek için iman ettiniz ve bilin ki buna çanak tutan her biriniz suçlusunuz ve yargılanacaksınız!
(Tanıtım Bülteninden)